Arkadi Strugatski - İktidar Mahkumları

Здесь есть возможность читать онлайн «Arkadi Strugatski - İktidar Mahkumları» весь текст электронной книги совершенно бесплатно (целиком полную версию без сокращений). В некоторых случаях можно слушать аудио, скачать через торрент в формате fb2 и присутствует краткое содержание. Год выпуска: 1999, Издательство: Türkçe Yayın Hakları Gündüz Basım Yayım Dağıtım Ticaret ve San. Ltd., Жанр: Фантастика и фэнтези, на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале библиотеки ЛибКат.

İktidar Mahkumları: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «İktidar Mahkumları»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

“Şimdi anladın mı, Mac?” dedi. “Bir-iki, ve her şey biter diye düşündün. Strannik! Öldür! Yaratıcıları as, korkakları ve faşistleri yeraltı yönetici kadrosundan uzaklaşın ve devrimin böylece sona ersin. Her şey bu kadar basit değil.”
“Hayır, asla bu kadar basit olacağını hiç düşünmedim.”
Maxim kendim savunmasız bir aptal gibi hissediyordu.
“Bilmiyorum.” dedi. “Bu dünyayı anlayabilen insanların bana söyleyecekleri her şeyi yapmaya hazırım. Eğer gerekirse ekonomi üzerine çalışırım. Yapmak zorunda kalırsam, denizaltıları batırırım. Emin olduğum tek şey şu: Yaşadığım sürece başka bir Merkez’in kurulmasına izin vermeyeceğim. Bunu iyi amaçlara hizmet etmek için düşünseler de…’’

İktidar Mahkumları — читать онлайн бесплатно полную книгу (весь текст) целиком

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «İktidar Mahkumları», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Zef, ekmeğin kabuğunu kopararak ağzına attı ve kabuğu katır kutur çiğnedi.

“Bu çılgınlık” dedi Maxim. “Herkes ölüme gittiğini biliyor.

Hâlâ sığırlar gibi yürümeye devam ediyorlar. Belki de beklenmedik bir şeyler olacağını umuyorlar. Her birinin özel bir planı mı var? Bu aptallar radyasyon yayıcılar hakkında hiçbir şey bilmiyorlar. Salaklar, diğer ahmaklar yürümeye devam ederken, yolda bir yerlerde tanktan atlayıp saklanmayı düşünüyorlardır. Yayıcılar hakkında broşürler hazırlamalıyız.

Sadece iki frekanstan yayın yapsalar da, radyo istasyonları kurmalıyız. Ne olursa olsun, mesajımızı insanlara yaymalıyız.

Her arada, her istasyon durağında, yeraltındaki dostlarımız kuleleri imha etmek yerine karşı propaganda yayınları yapmalı. Ancak tüm bunları daha sonra uygulayacağız. Şu an için dikkat çekmememiz iyi olur. Uyanık olmalı ve en ufak boşluklardan bile faydalanmalıyız. Tank istasyonlarında bir tane bile top namlusu görmedik. Sadece her noktaya lejyon muhafızı yerleştirmişler. Bunu aklımda tutmalıyım. Geçtiğimiz yarık saklanmak için yeterince derin. Oradaki muhafızlar da en kısa sürede başka yerlere kaydırılacak. Muhafızlar mı?

Muhafızlar dahil herkes, radyasyon yayıcılar aktif hale getirildiğinde çılgınlar gibi ileri saflara atılacaklar.”

Şaşırtıcı bir açıklıkla, ileride neler olacağını görebiliyordu.

Yayıcılar aktive edilecek. Baskın birliği tankları kükreyerek ileri atılacak, ordu onları kütle halinde izleyecekti. Cephe önü bölgesi bomboş olacaktı. “Yayıcıların etki alanını tam olarak bilmediğimizden, bu alanın derinliğini hesaplamamız zor. Ama etki alanının aşağı yukarı iki mil olduğunu varsayacak olursak, bu alan içinde benden başka sağlıklı düşünebilen kimse kalmayacak. Dahası tüm sabit üniteler ve kuleler aktive edilecek, tabii tam kapasiteyle. Tüm sınır bölgesi çılgına dönecek. Massaraksh, ya Zefe ne olacak? Bu kadar yüksek doza dayanamaz.” Maxim gözünün ucuyla, sükunet içinde küçük ormanda yürüyen, kızıl sakallı eski psikiyatriste bir bakış attı. “Hayır, dayanacak. En azından, zaman yeterli olmasa da, ben ona yardım edeceğim. Ya Guy. Ondan bir dakika bile gözümü ayıramam. Çok zor olacak. Her neyse, o yoğun girdapta tek patron ben olacağım ve kimse beni değil durdurmak, engellemeye bile kalkışamayacak.” Koruyu aşar aşmaz, kendilerini hoparlörlerin gürültülü uğultusunun, egzos gürüldemelerinin ve sinirli bağırtıların içinde buldular. Tatlı, çimenlik bir bayır önlerinden kuzeye, üç sıra tankın durduğu yere doğru yükseliyordu. Birkaç adam, mavimsi gri dumanın içinde tankların etrafında dolanıyordu.

İleriden neşeli sesli biri: “Pekâlâ, işte tabutlarınız” diye bağırdı.

“Bize verdikleri şeylere bak” dedi Guy. “Savaş öncesi makinaları, çöp yığınları, teneke kutular. Mac, ne olacak bize?

Gerçekten de burada ölecek miyiz?”

“Sınır buraya ne kadar uzaklıkta?” diye sordu Maxim.

“Tepenin zirvesinde ne var?”

“Bir ova. Bir pankek kadar düz bir ova. Sınıra uzaklığı iki mil. Sonra da tepeler başlıyor, ta ki “Bir nehre kadar uzanıyorlar.”

“Hayır.”

“Derin bir vadi mi?”

“Hayır, hatırlamıyorum. Neden sordun?” Maxim, Guy’ın kolunu kaparak sert bir şekilde sıktı.

“Pes etme, Guy. Her şey düzelecek.”

“Bu senin fikrin? Ben bir çıkış yolu göremiyorum. Silahlarımızı elimizden aldılar, bize gerçeklerin yerine kurusıkı mermiler verdiler. Hiç makinalı tüfeğimiz yok. Hangi yoldan geri dönersek dönelim, sonunda öleceğiz.”

“Aha!” dedi Zef, sanki başarısızlıklarından şeytanca bir zevk alıyordu. Dişlerini karıştırırken bir yandan da konuşmaya devam etti. “Ee, Guy, sonunda korkmaya başladın. Bu mahkûmların ağzının ortasına vurmak kadar kolay bir şey değil.” Kafile, sıra halinde dizilmiş tankların bulunduğu yere doğru dönüp durdu. Gürültü yüzünden konuşmayı sürdürmeleri zordu. Devasa hoparlörler çimenlerin üzerine yerleştirilmişti.

Banta kaydedilmiş bir ses sürekli tekrarlıyordu: “Tepenin ardında tehlikeli bir düşman pusuda bekliyor. İleri! İleri! Geri çekilmek yok! Gaza basıp ilerleyin. Düşmanın üzerine, ileri!

Tepenin ardında tehlikeli bir düşman pusuda bekliyor! İleri!

İleri!..” Banttaki ses, cümlenin tam ortasında kesildi ve albay bağırmaya başladı. Tabur liderleri “hazır ol” pozisyonunda dururken, o cipinin motor kapağında oturuyordu.

“Askerler” diye bağırdı. “Bu kadar lakırdı yeter! Tanklarınıza binin! Tank sürücüleri, dikkatli olun. Hiçbirinizi umursamıyorum; ancak biriniz bile geride kalırsanız, sizi…” Silahını çıkararak havada salladı. “Anlıyor musunuz, uyuşuk herifler? Yüzbaşılarım, takımlarınızı tanklara götürün.”

Kargaşa başlamıştı. Cipinin motor kapağında sallanan albay bağırmaya devam ediyordu. Fakat sesini hoparlörden yükselen bant kaydı bastırıyordu. Baskın birlikleri üçüncü sıradaki tanklara koştular. Derken bir kavga çıktı ve çivili botlar havada uçuşmaya başladı. Devasa gri kalabalık bir arı kümesi gibi yavaşça kalan tanklara ilerliyordu. Bazı tanklar hareket etmeye başlamış, koşuşan insanlar ezilmemek için oraya buraya kaçışıyordu. Albay hoparlörün sesini bastırmaya çalışıyordu. Suratı masmavi olmuş, her şeyi göze alarak sağa sola, askerlerin kafalarına doğru ateş ediyordu. Lejyonerler uzun siyah bir zincir halinde ormanı açarak alana ulaştılar.

“Gidelim.” Maxim Zef’i ve Guy’ı omuzlarından sıkıca kavrayarak, onları çabucak ilk sıradaki son tanka götürdü.

“Bekle bir dakika.” Guy, şaşkına dönmüş, saçmalıyordu.

“Dördüncü Bölük’teyiz, orada, ikinci sırada olmalıyız.”

“Devam et, durma!” dedi Maxim öfkeyle. “Belki de hâlâ birliğini yönetmek istiyorsundur?”

“O doğuştan asker” dedi Zef.

Biri Maxim’i kemerinin arkasından yakaladı. Maxim arkasına dönmeden bundan kurtulmaya çalıştı, fakat başaramadı. Etrafına bakındı. Tam arkasında biri onu inatla tek eliyle tutuyor, diğer eliyle de burnundan akan kanları siliyordu. Bu takımın dördüncü elemanı, sürücüydü. Lakabı Hook’tu ve bir suçluydu.

“Oh” dedi Maxim. “Seni unuttum. Hadi, çabuk ol.”

Kendisine kızan Mac, bu hatasını kafasında bir yerlere not etti. Tüm bu kargaşa içinde planının en önemli parçası olan adamı unutuvermişti. O anda, lejyonerler onların üzerine ateş açtı. Hafif makinalı tüfeklerden dolu gibi yağan kurşunlar, tankların zırhlarından sekiyor, etraflarında sinek gibi vızıldıyordu. Maxim eğilerek son kalan tanka doğru koştu.

Tankın yanına vardığında durdu.

“Emirlerime uyun” dedi. “Hook, sen kullan. Zef, tarete! Guy, aşağıdaki kapakları kontrol et. Ve bunu özenle yap, yoksa kafanı koparırım!” Mac, tankın etrafında dolanıp paletlerini inceledi. Her yanından kurşunlar uçuşuyor, hoparlörler tek düze bir şekilde gürüldüyordu ama o hiçbir şeyin dikkatini dağıtmayacağına dair kendi kendine söz vermişti. Bir şeyi daha unutmaması gerekiyordu: hoparlörler ve Guy. Paletler iyi durumdaydı; fakat ön tekerlekler pek güven vermiyordu. “Boş ver, idare eder.

Nasılsa bu canavarla fazla yol almayacağız.” Çamura batmış olan Guy, tankın altından sürünerek çıktı.

“Kapaklar paslanmış!” diye haykırdı. “Bu yüzden onları açık bıraktım, tamam mı?”

“Tepenin ardında tehlikeli bir düşman pusuda bekliyor!” Banttaki ses tekrarlamaya devam ediyordu. “İleri! İleri! Gaza basın!” Maxim, Guy’ı yakasından yakalayıp kendine doğru yaklaştırdı.

Читать дальше
Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «İktidar Mahkumları»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «İktidar Mahkumları» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё непрочитанные произведения.


Arkadi Strougatski - L'auberge de l'alpiniste mort
Arkadi Strougatski
Arkadi Strugatsky - The Ugly Swans
Arkadi Strugatsky
libcat.ru: книга без обложки
Arkadi Strugatsky
Arkadi Strugatzki - È difficile essere un dio
Arkadi Strugatzki
Arkadi Strougatski - Stalker
Arkadi Strougatski
libcat.ru: книга без обложки
Arkadij Strugatskij
Arkadi Strougatski - L'Escargot sur la pente
Arkadi Strougatski
Arkadi Strugatski - Țara norilor purpurii
Arkadi Strugatski
Arkadi Strugatski - Decidamente tal vez
Arkadi Strugatski
libcat.ru: книга без обложки
Arkadi Strugatski
Отзывы о книге «İktidar Mahkumları»

Обсуждение, отзывы о книге «İktidar Mahkumları» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.

x