• Пожаловаться

Arthur Clarke: Rama île buluşma

Здесь есть возможность читать онлайн «Arthur Clarke: Rama île buluşma» весь текст электронной книги совершенно бесплатно (целиком полную версию). В некоторых случаях присутствует краткое содержание. категория: Фантастика и фэнтези / на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале. Библиотека «Либ Кат» — LibCat.ru создана для любителей полистать хорошую книжку и предлагает широкий выбор жанров:

любовные романы фантастика и фэнтези приключения детективы и триллеры эротика документальные научные юмористические анекдоты о бизнесе проза детские сказки о религиии новинки православные старинные про компьютеры программирование на английском домоводство поэзия

Выбрав категорию по душе Вы сможете найти действительно стоящие книги и насладиться погружением в мир воображения, прочувствовать переживания героев или узнать для себя что-то новое, совершить внутреннее открытие. Подробная информация для ознакомления по текущему запросу представлена ниже:

Arthur Clarke Rama île buluşma

Rama île buluşma: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «Rama île buluşma»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

Arthur Clarke: другие книги автора


Кто написал Rama île buluşma? Узнайте фамилию, как зовут автора книги и список всех его произведений по сериям.

Rama île buluşma — читать онлайн бесплатно полную книгу (весь текст) целиком

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «Rama île buluşma», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема

Шрифт:

Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

İki metre çapındaki sütunlardan birinin içinde dik duran, insandan daha uzun bir yaratık için yapıldığı belli bir giysi veya üniforma görünüyordu. Çok dar bir orta metal bant, bel… göğüs veya Dünya zoolojisine göre bilinmeyen bir bölgeyi sarıyordu. Bu banttan üç ince tabaka yükselerek bir metre kadar çapta ve tam daire şeklinde bir kuşakta bitiyordu. Bunun çevresinde bırakılan deliklerin anlamı açıktı. Bunlar yalnız üst uzantılar veya kollar için bırakılmış olabilirdi. Tam üç tane…

Sayısız keseler, tokalar, üzerine silahların veya aletlerin asılacağı omuz kayışları, borular ve elektrik kumandaları, hatta Dünya’daki bir laboratuvarda kullanılanlardan hiç farkı olmayan küçük siyah kutular görülüyordu. Bütün bu düzenlemenin onu kullanan yaratığın giysilerinin bir parçası olduğu belli olmasına rağmen, bir uzay elbisesi kadar karmaşıktı.

Ve, acaba bu yaratık bir Romalı mıydı? Norton kendine bunu soruyordu. Belki hiç öğrenemeyeceklerdi, fakat yaratığın zeki olduğu belliydi, hiçbir hayvan bu derece karmaşık teçhizatla başa çıkamazdı.

„iki buçuk metre” dedi Mercer düşünceli bir şekilde, „başını da saymıyorum. Acaba neye benziyordu?” „Uç kollu ve üç ayaklı olması kuvvetli bir ihtimal. Örümceklerle aynı planda, ancak çok daha büyük ölçüde. Bunun bir rastlantı olduğunu sanıyor musun?” „Hayır, sanmıyorum. Biz de robotlarımızı kendi görüntümüze göre yapıyoruz. Romalıların da aynı şekilde davrandığını düşünebiliriz.” Çok etkilenmiş görünen Calvert karşısındaki görüntüye kuşku ve çekingenlikle bakıyordu. Fısıldayarak konuştu: „Burada olduğumuzu biliyorlar mı acaba?” „Sanmıyorum” dedi Mercer, „onların bilinç veya hislerinin eşiğine bile ulaşamadık… Fakat Merkürlüler az daha bu işi başarıyorlardı.” Pieter telaşlı bir sesle onları ana girişten aradığı zaman hâlâ o sütunun önünden ayrılamamışlardı.

„Kaptan dışarı çıksanız iyi olacak.” „Ne oluyor? Biotlar bu yana mı geliyorlar?” „Hayır… çok daha önemli. Işıklar sönüyor. „

GERİ ÇEKİLİŞ

Laserle açtıkları delikten dışarı telaşla fırladığı zaman, Rama’nm altı güneşi de Norton’a eskisi kadar parlak gözüktü. Bir an ‘Pieter’in hata yaptığı belli1 diye düşündü… Halbuki hata, Pieter’in yapmayacağı bir şeydi.

Sanki Pieter onun böyle düşündüğünü biliyormuş gibi özür dileyen bir sesle açıkladı: „O kadar yavaş oldu ki, ben bir değişiklik farkedin-ceye kadar uzun bir süre geçti. Şimdi artık kuşkum yok… fotometre ölçüsünü aldım yüzde kırk düşme gösteriyor.” Şimdi, cam tapınağın karanlığından çıkan gözleri kendini ışığa ayarladıka Norton ona inanmaya başlamıştı. Rama’nm uzun günü sona ermeye başlıyordu.

Ortalık hâlâ eskisi gibi sıcak olmasına rağmen Norton titrediğini hissetti. Böyle bir hisse Dünya’da fevkalade güzel bir yaz gününde de kapıldığını hatırlıyordu. Gökyüzünde hiç bulut olmamasına rağmen gökten karanlık yağıyormuş veya Güneş tüm gücünü yitiriyormuş gibi ışıkta ilk anda açıklayamadığı bir zayıflama olmuştu. Sonra bunun bir kısmi Güneş tutulması olduğunu anlamıştı.

Kararlı bir ifadeyle, „Tamam” dedi. „Eve dönüyoruz. Bütün teçhizatı burada bırakın, artık onlara ihtiyacımız olmayacak.”

Bir parça planlı hareket etmiş olmanın onlara şimdi yararlı olacağını umuyordu, Londra’yı özellikle böyle bir kaçış için seçmişti. Çünkü diğer şehirlerin hiçbiri merdivenlere bu kadar yakın değildi. Beta merdivenlerinin ucu sadece dört kilometre ötelerindeydi.

Uzun ve rahat adımlarla koşar gibi gitmeye başladılar. Yarım çekim gücünde bu en rahat yürüme şekliydi. Norton kendini ve arkadaşlarını fazla yormada.n en kısa zamanda düzlüğün sonuna ulaştıracağını umduğu bir hızla ilerlemeye başlamıştı. Beta’ya vardıktan sonra daha tırmanmaları gereken sekiz kilometre olduğunu acı şekilde biliyordu. Fakat tırmanmaya başladıkları zaman kendilerini daha güvende hissedecekti.

Merdivenlere oldukça yaklaşmışlardı, ilk sarsıntıyı duydular. Çok hafifti. Norton içgüdüsel olarak güneye dönüp boynuzların çevresinde yeni havai fişek gösterileri olup olmadığını kontrol etti. Fakat Rama hiçbir şeyi iki kez tekrarlamıyordu. Eğer bu iğne ucu kadar keskin dağlar arasında elektrik deşarjları oluyorsa, bunlar gözle görülmeyecek kadar hafifti.

„Köprü” diye seslendi, „bunu fark ettiniz mi?” „Evet Kaptan. Çok hafif bir şok. Başka bir durum değişikliği olabilir. Jiroskoptan ölçü alıyoruz. v henüz bir şey yok… bir dakika! sonuç olumlu. Şimdi fqrk ettim… saniyede bir mikro radyondan az fakat devamlı.” Demek Rama dönmeye başlamıştı. Eskiden hissettikleri şoklar bir yanlışlık olabilirdi. Fakat artık bu durum bir gerçekti.

„Hız artıyor… beş mikro radyon. Hey! Bu şoku duydunuz mu?” „Elbette duyduk. Geminin bütün sistemlerini işler duruma getirin. Buradan acele ayrılmak zorunda kalabiliriz.” „Herhangi bir yörünge değişikliği bekliyor musunuz? Güneş’e en yakın noktadan oldukça uzaktayız.” „Rama’nm bizim hesaplarımıza göre. hareket ettiğini pek sanmıyorum. Beta’ya ulaşmak üzereyiz. Orada beş dakika dinleneceğiz.”

Beş dakika kesinlikle yetersizdi, fakat onlara beş asır gibi gelecekti. Artık ışığın zayıfladığına, hem de çok hızla zayıfladığına kuşku yoktu. Hepsinin başlığında fener olmasına rağmen burada bir karanlık fikrine dayanamıyorlardı. Psikolojik olarak sonsuz gün ışığına o kadar alışmışlardı ki, bu dünyayı ilk kez hangi şartlar altında ziyaret ettiklerini hatırlamıyorlardı bile. Kaçmak… silindirik duvarların bir kilometre arkasında kalan Güneş ışığına ulaşmak için bunaltıcı bir korkuya kapılmışlardı. Norton seslendi: „Ana giriş, projektör çalışıyor mu? Ona acele ihtiyacımız olabilir.”

„Evet Kaptan, işte geliyor.” Başlarının sekiz kilometre üstünde projektörün ışığı güven verici şekilde parlamaya başladı. Rama’nın artık oldukça zayıflayan gündüzü içinde ışık onlara çok parlak görünüyordu. Daha önce işlerine yaramıştı ve şimdi onlara bir kez daha yol gösterecekti.

Norton bunun şimdiye kadar yaptıkları en zor ve en sinir bozucu çıkış olacağını biliyordu. Ne olursa olsun, acele etmelerine imkân yoktu. Eğer kendilerini aşırı şekilde yoracak olurlarsa, bu baş döndürücü çıkışın bir yerinde çökmeleri ve sızıldayan kaslarının onların hareket etmesine izin vermesini beklemeleri gerekecekti. Şu ana kadar böyle bir uzay görevini en iyi şekilde yerine getirebilecek bir ekip olduklarını kanıtlamışlardı. Fakat et ve kanın da yapabileceğinin bir sınırı vardı.

Bir saatlik devamlı ve yorucu bir çıkıştan sonra düzlükten üç kilometre yukarıya, merdivenlerin dördüncü platformuna ulaşmışlardı. Bundan sonra iş daha kolaylaşacaktı. Artık çekim, Dünya’ya oranla üçte bire düşmüştü. Ara sıra ufak sarsıntılar olması dışında henüz başka olağandışı bir durum yoktu ve hâlâ bol miktarda ışık vardı. Bu kez de oldukça iyimser düşüncelere kapılarak adeta düzlüğü erken terk ettiklerine üzülmeye başlamışlardı. Fakat artık geriye dönüş yoktu. Bir saat önce hepsi Rama’nın düzlüğünde son kez yürümüşlerdi.

Dördüncü platformda on dakikalık dinlenme süresinde Joe Calvert birden hayretle bağırdı.

„Bu ses neydi kaptan?” „Ses..? Ben bir şey duymadım.” „Çok kuvvetli bir ıslık… sonra zayıfladı. Duymuş olmalısınız.” „Senin kulakların benimkinden genç… oh! Şimdi duydum.” Islık her yerden geliyor gibiydi. Kısa sürede hepsinin içine istercesine kuvvetlendi… sonra yavaşça hafifledi ve birdenbire durdu.

Читать дальше
Тёмная тема

Шрифт:

Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «Rama île buluşma»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «Rama île buluşma» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё не прочитанные произведения.


Arthur Clarke: Rendezvous with Rama
Rendezvous with Rama
Arthur Clarke
Arthur Clarke: Rendezvous cu Rama
Rendezvous cu Rama
Arthur Clarke
Arthur Clarke: Encontro com Rama
Encontro com Rama
Arthur Clarke
Arthur Clarke: O jardim de Rama
O jardim de Rama
Arthur Clarke
Arthur Clarke: Rama Revealed
Rama Revealed
Arthur Clarke
Arthur Clarke: Cita con Rama
Cita con Rama
Arthur Clarke
Отзывы о книге «Rama île buluşma»

Обсуждение, отзывы о книге «Rama île buluşma» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.