Arthur Clarke - Rama île buluşma

Здесь есть возможность читать онлайн «Arthur Clarke - Rama île buluşma» весь текст электронной книги совершенно бесплатно (целиком полную версию без сокращений). В некоторых случаях можно слушать аудио, скачать через торрент в формате fb2 и присутствует краткое содержание. Жанр: Фантастика и фэнтези, на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале библиотеки ЛибКат.

Rama île buluşma: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «Rama île buluşma»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

Rama île buluşma — читать онлайн бесплатно полную книгу (весь текст) целиком

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «Rama île buluşma», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Burasını eski Manhattan’a benzetiş çok yüzeyseldi. Dünya’nın geçitlisinin yıldızlardan gelen benzeri kendine has bir özellik taşıyordu. Dr. Ernst New-York’a baktıkça buranın bir şehir olamayacaâma daha çok emin oluyordu.

İnsanların yerleşim yerlerinin çoğu gibi yaslı New-York hiçbir zaman bitirilememişti; şimdi bile planlaması devam ediyordu. Halbuki bu yer baştan başa öyle kompleks bir simetri ve düzene sahipti ki. insanın zihni karışıyordu. Burası üstün bir zekâ tarafından düşünülüp planlanmış ve sonra da tıpkı belirli bir amaç için yapılmış bir makine gibi, tamamlanmıştı. Bundan sonra büyüme veya değişme imkânı yoktu.

Işıldağın aydınlığı yavaş yavaş uzak kuleler, kubbeler, birbirine bağlı küreler ve çapraz borular üzerinde dolaştı. Ara sıra düz bir yüzey üzerine düşen ışığın onlara doğru yansıması nedeniyle parıltılar oluşuyordu, ilk kez yansıma olduğunda hepsi çok şaşırdılar. Sanki orada… o garip adada birisi onlara işaret veriyordu…

Fakat buradan, ana girişten alınmış olan fotoğraflarda zaten büyük bir detayla gösterilen şekillerden fazla bir şey görmelerine imkân yoktu. Birkaç dakika sonra ışığın tekrar kendi üzerlerine çevrilmesini istediler ve uçurum boyunca doğuya doğru yürümeye başladılar. Akla yatkın bir düşünceye göre, bir yerde, muhakkak denize doğru inen bir merdiven veya rampa olmalıydı. Bir zamanlar usta bir gemici olan mürettebattan biri ilginç bir varsayımda bulunmuştu. Çavuş Ruby Barnes: „Nerede deniz varsa,” demişti, „orada muhakkak limanlar, doklar ve gemiler vardır. Bir kültürün her şeyini, gemilerini inşa şeklini inceleyerek öğrenebilirsiniz.” Arkadaşları bunun oldukça sınırlı bir görüş olduğunu düşünüyorlardı ama hiç değilse oldukça teşvik ediciydi.

Dr. Ernst tam aramaktan vazgeçip aşağıya iple inmeye hazırlanırken, Teğmen Rodrigo, dar merdivenleri gördü. Uçurum kenarının yaptığı gölge ve tutunacak bir trabzanın olmayışı merdivenin gözden kaçmasına yol açmıştı. Merdiven belirli bir yere inmiyordu, elli metrelik dikey duvarı bir merdiven için oldukça dik bir eğimle iniyor ve denizin yüzeyinin altında kayboluyordu.

Başlıklarının ışığıyla merdivenleri aydınlattılar ve hiçbir tehlike görmediler. Dr. Ernst aşağı inmek için kumandan Norton’un iznini aldı. Bir dakika sonra da denizin yüzeyini dikkatle kontrol ediyordu.

Ayakları hemen hemen hiçbir sürtünme ile karşılaşmadan ileri geri kaydı. Bu madde tıpkı buza benziyordu… gerçekten de buzdu.

Çekiciyle buza vurdu ve buz kırılması seslerini tanıdı, sonra hiçbir zorluk çekmeden istediği kadar parça topladı. Bazıları onları ışığa tutuncaya kadar elinde erimişti bile. Sıvı hafif yoğun ve bulanık bir suya benziyordu. Tedbirli bir şekilde kokladı. Rodrigo yukarıdan kuşkuyla seslendi: „Nasıl? Tehlikeli mi?” „İnan bana Boris, buralarda benim dedektörlerimden kaçmış bir virüs olsaydı, sigorta poliçelerimizin bedeli bir hafta önce ödenmiş olurdu.” Fakat Boris’in düşüncesi farklıydı: Yapılmış olan bütün testlere rağmen az da olsa, bu maddenin zehirli olması veya bilinmeyen bir hastalık taşıması olasılığı vardı. Normal şartlar altında Dr. Ernst en küçük bir riski göze almazdı. Şimdi ise zaman kısa ve oynanan kumar çok büyüktü. Eğer ilerde Endeavour’u karantinaya almak gerekse bile bu, onun bilgi yükü için çok ufak bir bedel olacaktı.

Dr. Ernst devam etti: „Evet, bu bir su, fakat içilmesi göze alınamayacak nitelikte bir su — tıpkı bozulmuş bir yosun kültürü gibi kokuyor. Laboratuvara gitmek için sabırsızlanıyorum.” „Buz, üzerinde yürünecek kadar sağlam mı Doktor?” „Evet, bir kaya gibi sert.” „Öyleyse New York’a kadar gidebiliriz.” „Gidebilir miyiz Pieter? Hiç buz üzerinde dört kilometre yürümeyi denedin mi?” „Oh… ne demek istediğini anlıyorum. Depodan paten istesek ne diyeceklerini bir düşünün. İçimizden çoğu paten kullanmayı bile bilmiyor. Hatta gemide bilen olduğunu da sanmıyorum.” Boris Rodrigo söze karıştı.

„Başka bir problem daha var. Farkında mısınız, ısı donma noktasının üzerine yükseldi. Çok geçmeden buz eriyecek. Dört kilometre yüzebilecek kaç uzay adamı vardır? Ben değil…”

Dr. Ernst merdivenleri çıkarak onların yanına geldi ve elindeki içi su örneği dolu şişeyi zaferle havaya kaldırarak: „Birkaç santilitre kirli bir su için uzun bir yürüyüş oldu” dedi, „fakat bu su bize Rama hakkında şu ana kadar bulduklarımızdan çok fazla şeyler öğretebilir. Haydi artık eve dönelim.” Ana Giriş’in uzak ışıklarına dönerek Rama’nın az çekim gücü için en uygun yürüyüş olarak saptadıkları yumuşak, uzun ve rahat adımlarla ilerlemeye başladılar. Donmuş denizin ortasında duran adanın gizlediği sırların etkisiyle sık sık geriye bakıyorlardı.

Ve yalnız bir kez Dr. Ernst yanağında hafif bir rüzgâr hissettiğini sandı, fakat bir daha tekrarlanmadığı için çabucak unuttu.

KAELAKEKUA

Büyükelçi Bose sesinde büyük bir sabır ve uysallıkla: „Bildiğiniz gibi Dr. Perera” dedi „sizin matematiksel meteoroloji bilginize içimizden çok azı erişebilir. Bu nedenle bilgisizliğimize anlayış gösterin.” Uzay biyologu hiç de alçakgönüllü değildi.

„Memnuniyetle,” dedi. „Size bunu en iyi şekilde çok yakında Rama’nın içinde neler olacağını anlatarak açıklayabilirim.” „Güneş ısı dalgaları içeriye ulaştığında Rama’nın içindeki ısı artık yükselmek üzeredir. Son aldığım bilgiye göre donma noktasının üzerine varmış durumda. Yakında Silindirik Deniz’in buzları çözülmeye başlayacak, fakat Dünya’daki su kütlelerinin aksine erime suyun dibinden yukarıya doğru olacak. Bu, birtakım garip etkilere yol açabilir fakat ben daha çok atmosferle ilgileniyorum.” „Atmosfer ısındıkça Rama’nın içindeki hava genişleyecek — ve ana eksene yükselmeye başlayacak. İşte mesele burada. Yer düzeyinde hava oldukça durgun ve Rama’nın saatte sekiz yüz kilometrelik dönüş hızını paylaşıyor. Fakat eksene doğru yükseldikçe bu hızı korumak isteyecek — tabii başaramayacak. Sonuç çok şiddetli rüzgârlar ve anaforlar doğuracak; ben saatte iki-üç yüz kilometre hızla esen rüzgârlar olacağını tahmin ediyorum.”

„Şunu da belirteyim, bunun çok benzeri olaylar Dünyamızda da oluyor. Dünya’nın saatte bin altı yüz kilometrelik dönüş hızını ekvatorda paylaşan hava yükselerek güney ve kuzeye dağıldıkça aynı problemle karşılaşır.” „Ah… Alize rüzgârları! Bunu coğrafya derslerimden hatırlıyorum.” „Çok doğru Sir Robert. Rama yakında çok şiddetli alizelere sahne olacak. Bu rüzgârların birkaç saat süreceğini tahmin ediyorum, sonra bir tür dengelenme sağlanacak. Fakat bu arada kumandan Norton’a en kısa zamanda Ra-ma’yı boşaltmasını bildirmeliyiz. Kendisine gönderilmesini teklif ettiğim mesajı takdim ediyorum.” Norton biraz düş gücü ile kendini Asya veya Amerika’nın ıssız bölgelerindeki dağların eteklerinde kurmuş olduğu bir kampta gecelemekte olduğuna inandırabileceğini düşünüyordu. Uyku torbaları yığını, açılır kapanır iskemleler — masalar, taşınabilir enerji kaynağı, aydınlatma gereçleri, elektrosan tuvaletler ve çeşitli bilimsel araçlarla — bir de bunlara yaşam destek sistemi olmadan çevrede dolaşan kadın ve erkekler eklenince — burası Dünya’nın herhangi bir köşesinden farksızdı.

Her şeyin hava delikleri zinciri boyunca insan eliyle taşınarak ana girişten aşağıya paraşütlü kızaklarla yollanması, sonra tekrar aşağıda dağılmış kızakların toplanarak ambalajlarının da insan eliyle açılması nedeniyle Alfa Kam-pı’nı kurmak çok zor olmuştu. Arasıra fren paraşütleri arızalanmış ve malzeme düzlükte merdivenlerden bir veya birkaç kilometre uzağa düşmüştü. Mürettebattan bazıları uzağa düşen bu malzemeyi gidip getirmeyi teklif etmişlerse de Norton bunu kesin şekilde yasaklamıştı. Acil bir durumda bu yasağı kaldırmayı düşünebilirdi.

Читать дальше
Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «Rama île buluşma»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «Rama île buluşma» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё непрочитанные произведения.


Arthur Clarke - Cita con Rama
Arthur Clarke
libcat.ru: книга без обложки
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Rendez-vous avec Rama
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Razboi pe Rama
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Grădina din Rama
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Rama Revealed
Arthur Clarke
Arthur Clarke - O jardim de Rama
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Encontro com Rama
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Rendezvous cu Rama
Arthur Clarke
libcat.ru: книга без обложки
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Incontro con Rama
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Rendezvous with Rama
Arthur Clarke
Отзывы о книге «Rama île buluşma»

Обсуждение, отзывы о книге «Rama île buluşma» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.

x