Hasan H. Yıldırım - KAWA Hareketinin Kırılma Süreçleri

Здесь есть возможность читать онлайн «Hasan H. Yıldırım - KAWA Hareketinin Kırılma Süreçleri» — ознакомительный отрывок электронной книги совершенно бесплатно, а после прочтения отрывка купить полную версию. В некоторых случаях можно слушать аудио, скачать через торрент в формате fb2 и присутствует краткое содержание. Жанр: unrecognised, на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале библиотеки ЛибКат.

KAWA Hareketinin Kırılma Süreçleri: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «KAWA Hareketinin Kırılma Süreçleri»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

1976 yılında kurulan ve kısa zamanda Kürdistan halkı tarafından sempati ve güvenle karşılanan KAWA Hareketi, hedef olarak önüne Bağımsız Birleşik Demokratik Kürdistan'ı koydu. KAWA'nın ortaya çıkışı ve hızlı yükselişi düşmanın gözünden kaçmadı. Düşman, hızla büyüyen bu çok genç ve deneyimsiz hareketi tez elden boğmak için hem dışardan, hem de içerden saldırmaya başladı. Bu ağır ve kanlı saldırı altında harekete önderlik edenler de vahim hatalar yapınca, KAWA üslendiği misyonunu yerine getiremeden, adım adım trajik bir tasfiye sürecine girdi. Kitap, Kürdistan milli kurtuluş mücadelesi açısından acı deneyimler ve tarihsel derslerle dolu bu tasfiye sürecini birinci ağızdan anlatıyor.

KAWA Hareketinin Kırılma Süreçleri — читать онлайн ознакомительный отрывок

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «KAWA Hareketinin Kırılma Süreçleri», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Apocular; TC devletinin kendilerine uygun gördüğü misyon gereği ortaya sürülür sürülmez, bir bütün olarak tüm Kürdistanlı yurtsever ve devrimci güçleri, “devlet örgütü” ve “ajan provakatör” ilan etti. Kendi kimliklerini bunların boynuna astı.

Abdullah Öcalan ve Ağrılı Pilot Necati Kaya, ayrılmaz ikili olarak, her provakasyona imza attılar. Birlikte katıldıkları Ağrı'daki toplantıda, Necati’nin TC devleti ajanı olduğu, onu tanıyanlar tarafından deşifre edilince, panik içinde orayı terkettiler. Oradan uğradıkları Antep'te, Haki Karer tarafından dillendirilince soluğu Ankara'da aldılar. Bunun üzerine Haki Karer'in kalemini kırdılar. Haki Karer, başta olmak üzere, Antep grubunun imha edilmesinin nedeni; “Pilot'un ajan olduğu ve şefleri Abdullah Öcalan'ında araştırılması gereken biri olduğu,” düşünceleriydi. Bu iddia, onların sonunu hazırladı.

Antep grubunun imha edilme kararı; Abdullah Öcalan ve Necati Kaya ikilisi tarafindan alındı. Uygulayıcıları; Cemil Bayık ve Kemal Pir oldu.

Pilot Necati Kaya’nın TC devleti ajanı olduğunu yurtsever Kürdistanlı gençlik; 1970’lerden beri zaten biliyordu ve bunu her yerde iddia ediyorlardı. Bu durum, Apocular arasında da tartışılıyordu. Ağrı toplantısı, bardağı taşıran son damla olmuştu. Abdullah Öcalan; kendisine yönelen şimşekleri, Alaattin Kapan'ı hedef tahtasına oturtarak savuşturmaya çalıştı. Bu konuda, başarılı da oldu. Çünkü, TC devleti gibi bir güç arkasındaydı.

Alaattin Kapan, Haki Karer’in ölümünden kendisini sorumlu tutan, Apocuların saldırısına uğrayacağından emindi. Fakat sığınacağı bir yeri yoktu. Alaattin Kapan, tabiatı geregi hareketli bir yapıya sahipti. Yerinde durmayı pek sevmeyen bir özelliği vardı. Her zaman tartışacağı birileri mutlaka olmalıydı. Bu hastalığı çevreye açılmasına yol açtı. Tehlikeyi önemsemedi. Her zaman silahlıydı ve iyi silah kullanırdı. Dahası korkusuz ve cesaretliydi. Bu özellikleri, tedbir almasını engeledi ve akibeti bilinen sonu oldu. Alaattin Kapan'ı bulmak, Apocular için fazla zor olmadı, evi tespit edildi. Öldürülmesi için, Ali Yaylacık ve Rıza Sarıkaya gönderildi. Kurulan pusuda Alattin Kapan öldürülürken, “devrim nikahlı” eşi Songül yaralandı.

Olay esnasında, hesapta olmayan bir olay gelişti; Ali Yaylacık ve Rıza Sarıkaya yaylım ateşine tuttulur. Rıza Sarıkaya, ayağından yara alır. Ateşin geldiği tarafa bakan Ali Yaylacık, gördüğü manzara karşısında dehşete kapılır. Kendilerini kurşun yağmuruna tutan kişinin, yoldaşı Kemal Pir olduğunu görür. Olayın ilk şokuyla, buna bir anlam veremez. Fakat olayı açıklamalarıyla birlikte, karşılarında Apocu sistemi buldular ve imha olmaktan kurtulamadılar. Ali Yaylacık, Mehmet Uzun, Ahmet Ballı, Bozan Aslan ve daha birçok devrimci insan, Apocu sistem tarafından öldürüldü.

Apocu sistem, gökten zembile inmedi. TC devletinin maddi ve manevi desteğiyle, entelektüel birikim ve iradi çabasıyla oluşturuldu. Bu durum, Abdullah Öcalan tarafından defalarca dile getirildi. Kimisi de, Abdullah Öcalan şahsında bir put yarattı ve taptı. Yaratılan put, topluma dayatıldı ve “senin kurtarıcın,” denildi. Halka “kurtarıcı” olarak lanse edenler, halkın gözbebeği evlatlarını iğrenç pusularda katletmeyi kendine vazife bildi. Bunun en bariz örneklerinden biri de, Osman Aman'nın öldürülmek istenmesiydi.

Haki Karer’in ölümüyle hiç bir ilişkisi olmayan KAWA Hareketi üyesi Osman Aman'ı, “Haki yoldaşın katili, MİT ajanı ve kendilerinin Adana Anadolu mahalesine girmelerinin önündeki engel,” olarak ilan edilerek öldürülmek istendi. Osman Aman tarandığı zaman; “Beşparçacılar”la bir ilişkişi olmadığı gibi, onlar tarafından da “hain' ilan edilmiş bir Kawacıydı. Apocuların, bunu bilmemesine imkan yoktu. Haki Karer'in katili; Elazığlı Baki Ateş korunurken, olayla uzaktan yakından bir ilişkisi olmayan devrimci bir insan olan Osman Aman'a yönelik bu çirkin iftiralar ve daha ötesi kendisine kurulan karşı-devrimci tuzaklar neyin nesiydi?

Bunu programlayanlar ve uygulayanlar kimdi ve neye hizmet ediyorlardı? Bu tür gelişmeler, yerli yerine oturtulamadı. Günün kendine özgü gündemi göz önünde tutulduğunda o günün yaklaşım ve yönelimiyle bilinçli olarak dayatılan provakasyonların önü alınamadı. TC icazetli karanlık örgütlerin gündeme damgasını vurması, engelenemedi.

Mersin E Tipi cezaevinde, Osman Aman'ı tarayan, Apocu Ömer Çöplü ile karşılaştım. Aynı koğuşta yattık. Bir gün volta atarken, yanıma geldi. Konuşmak istediğini söyledi. Osman Aman'ın, Kawacı olduğunu biliyordu, pişmanlık duyuyordu. Olayı, şöyle izah etmişti:

“Arkadaşlar beni çağırarak, ‘bir MİT ajanı var, Beşparçacı Osman Aman'dır. Haki yoldaşın ölümünde parmağı vardır. Adana Anadolu mahalesinde kalıyor. Bizim oraya girişimiz önünde engeldir. Halk adına onu ortadan kaldırmak gerekir. Bu işi senin yapmanı istiyoruz,’ dediler.

Biliyorsun, bu bir emirdir ve soru sorulmadan işi bittirmek zorundasın. Ben de gereğini yaptım. Bir arkadaşla, Adana'ya gittik. Osman'ın evinin önününde pusuyu kurduk. Pusu kurduğumuz sokağın lambası yanmıyordu. Gözümüz kapısına kilitlenmişti. Saatler sonra kapı açıldı, Osman'ı gördük ve taradık. Osman atik davrandığı için erken içeri girdi. Vuramamıştık ve olay yerinden kaçtık. Osman'ı kurtaran sokak lambasının yanmamasıydı. Eğer o akşam sokak lambası yanık olsaydı ve Osman sokağa girdiği an farketseydik, bugün yaşamamış olacaktı. Evin kapısının açılması ve avlunun ışığıyla Osman'ı farketiğimizde de, çok geç kalmıştık, iyi ki vuramadık,” diye de eklemişti.

Ben; “cezan hafifler," dediğimde, göz göze geldik.

Ömer; “Yok öyle düşünmüyorum. Benim cezam zaten belli. O da, idamdır. Bana itham edilen olaylar; Osman ölmüş ölmemiş pek fark etmiyor. Dediğim, Osman ölseydi bir devrimciyi, bir yurtseveri öldürdüğüm için yaşamım boyunca vicdan azabı çekeceğimdir.”

Ömer, bunları söylerken, ben onun samimiyetinden kuşku duymamıştım. Kendisine; “bundan sonraki yaşamında, ilişkilerine daha dikkat edersin,” temenisinde bulundum. Cezaevinde kaldığı sürece, onun Apocularla uyum sağlamadığına şahit oldum.

Osman Aman, yaşamı boyunca bir yurtsever, bir devrimci olarak yaşadı. Onurunu koruyarak, yaşama veda etti.

***

1976 yılında, DDKD'nin bünyesinde baş gösteren SSCB’nin; “sosyalist mi, sosyal-emperyalist mi?” tartışması sonucu, dünyada olduğu gibi Kürd hareketinde de bölünme yaşanıyordu. Henüz tartışmalar sürerken, Adana'da bizim gibi, SSCB'ne sosyal-emperyalist diyen, Kürdistan'ı sömürge olarak tespit eden, Kürdistan devriminin bağımsız örgütlenmesini savunan bir grubun olduğunu ve bizimle görüşmek istedikleri haberi gelmişti. Onlarla görüşmek üzere İstanbul’dan Adana'ya gittim. 1976 yılı yaz aylarında, bu grupla görüşmesi sırasında, liderleri Alaattin Kapan (Sılo) ile de tanıştım.

DDKD bünyesinde tartışmaların sürdügü dönemde; Viranşehir'de, TC devleti, “kaçakçıydılar” adı altında dört Kürd'ü öldürmüştü. Bunu protesto etmek için Mardin'de bir miting düzenlenmişti. Henüz ayrışma yaşanmamış, birlikte çalışılıyordu. İstanbul DDKD bünyesinde bir grup, Mardin mitingine gidecekti. Ben de gidecektim. Birlikte hareket ettiğim grup, bu vesileyle Adana'ya da uğramamı, ordaki durumu yerinde görmemi uygun gördüler. Bunun üzerine, Adana'ya gittim. Daha önce tanıdığım hemşerim Osman Aman'a misafir oldum. Osman, görüşmek istediğim Beşparçacılar grubun önderle-rinden biriydi. Onun vastasıyla, Alaattin Kapan olmak üzere, Adana'daki Beşparçacılarla tanıştım. Onlarla üç gün tartıştım. Birçok konuda, aynı görüşleri savunsak ta, birçok konuda da ayrı düşünüyorduk.

Читать дальше
Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «KAWA Hareketinin Kırılma Süreçleri»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «KAWA Hareketinin Kırılma Süreçleri» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё непрочитанные произведения.


Отзывы о книге «KAWA Hareketinin Kırılma Süreçleri»

Обсуждение, отзывы о книге «KAWA Hareketinin Kırılma Süreçleri» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.

x