Arthur Clarke - Kara Güneş

Здесь есть возможность читать онлайн «Arthur Clarke - Kara Güneş» весь текст электронной книги совершенно бесплатно (целиком полную версию без сокращений). В некоторых случаях можно слушать аудио, скачать через торрент в формате fb2 и присутствует краткое содержание. Город: İstanbul, Год выпуска: 1984, Издательство: Başkan Yayınları, Жанр: Фантастика и фэнтези, на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале библиотеки ЛибКат.

Kara Güneş: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «Kara Güneş»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

..Kuduz beynin imha edilmesi mümkün değildi. Değildi, çünkü ölümsüzdü. Kuduz beyin, Galaksinin sınırlarına sürülüp orada anlayamadığımız bir şekilde hapsedildi. Hapishanesi, "Kara Güneş" adiyla bilinen garip, yapay bir gezegendi. Ve Kuduz beyin hâlâ orada tutuklu bulunuyordu. Kara Güneş öldüğü zaman yeniden hürriyetine kavuşacaktı. "Kara Güneş"in ne zaman öleceğini kestirmek ise şu an için mümkün değildi...

Kara Güneş — читать онлайн бесплатно полную книгу (весь текст) целиком

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «Kara Güneş», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать
* * *

Hava süzgecinin iç kapısı açıldığı zaman gözlerinin önüne serilen lüksün bir eşini Alvin Diaspar’da bile görmemişti. Başlangıçta biraz yadırgadıktan sonra, yavaş yavaş ve biraz da huzursuzca bir şekilde, bu lüksün yıldızlar arası yolculukta nasıl bir etkisi olabileceğini düşünmeye koyuldu. Çevresinde hiçbir tür kumanda kolu yoktu ama karşısındaki duvarı tümüyle kaplayan büyük, oval ekran burasının sıradan bir oda olmadığını fazlasıyla belirtmekteydi. Bu ekranın önünde yarım daire şeklinde yerleştirilmiş üç alçak kanepe vardı. Bunun dışında iki masayla, son derece çekici birkaç koltuk ve neye yaradıklarını o an için çıkaramadığı bir sürü garip aygıt vardı.

Ekranın önüne rahatça uzandıktan sonra robotlarını aradı ama göremedi. Daha özenle araştırınca robotların bu köşeler sanki özel olarak onlar için yapılmışçasına, kubbe tavanın altındaki köşelerde durduklarını gördü. Bu öylesine doğal bir eylem, öylesine doğal bir duruştu ki Baş Robotları hatırlayıp bu robotların hangi amaçla yapılmış olduklarını anında anladı.

Bunlar çevirici robotlardı. Bu konuda özel eğitim görmemiş olan hiçbir insanın yardım görmeden bir uzay gemisi kadar karmaşık bir makineyi yönetemeyeceği çevirici robotlar. Üstadı Yer Yuvarlağına getirmiş olan bu robotlar sonra da ardından Lys’e gitmişlerdi. Şimdi de eski görevlerini bir kez daha yerine getirmeye, bir kez daha güneş sistemlerini aşmaya hazırdılar.

Robotlara sınamak için rastgele bir emir verince, büyük ekran aydınlanıp, önünde garip bir tarzda kısalıp şişmanlamış, bir yana yatmış Loranne kulesi belirdi. Daha sonraki emirleri üzerine sırasıyla gökyüzünü, kenti, çölü gördü. Ortada büyültmeyle ilgili herhangi bir şey olmamasına rağmen, görünümler son derece canlı, doğal olamayacak kadar da netti. Görünümlerin değişmesinin geminin ilerlemesine bağlı olup olmadığını da merak etmekteydi ama bunu anlamasını sağlayacak bir yol bulamadı. Sınamaya, emir vermeye dilediği her manzarayı görebilecek duruma gelene kadar devam ettikten sonra sonunda kendini yola çıkmaya hazır hissetti.

— Beni Lys’e götür!

Bu gerçi basit bir emirdi ama izlenecek yolu kendisi de bilmediğine göre gemi yolu nasıl bulacak, emri nasıl yerine getirecekti? Daha önce üzerinde hiç durmamış olduğu bu konu üzerinde daha yeni yeni düşünmeye başlarken, gemi çölün üzerinden muazzam bir süratle ilerlemeye başlamıştı bile. Ne yapsa sırrına eremeyeceği bir konu üzerinde daha fazla kafa patlatmayı gereksiz bulan Alvin, olayların akışını olduğu gibi kabul etmeyi yeğleyip, minnetle kanapesine yaslandı.

Ekrandan büyük bir hızla gelip geçen görünümün ölçeğini kestirmek güçtü ama dakikada yüzlerce mil kat ediyor olmalıydılar. Kentten biraz uzaklaşıp da toprak birdenbire donuk gri bir renk alınca, kurumuş okyanuslardan birinin yatağı üzerinden geçmekte olduklarını anladı. Diaspar bir zamanlar denize çok yakın olmuş olmalıydı ama bu konuya en eski kayıtlarda bile hiç değinilmemiş olduğuna bakılırsa, kent ne kadar eski olursa olsun, okyanuslar yine de kuruluşundan çok önce kurumuş olmalıydılar.

Yüzlerce mil sonra yer kabuğu birdenbire yükselip tekrar çöle dönüştü. Bir keresinde gemisini kum tabakasının altında ancak seçilebilen, birbirlerini garip bir şekilde kesen, bölen bir hatlar ağı üstünde durdurdu. Bu bulmacayı çözmek için bir süre uğraştıktan sonra, sonunda terkedilmiş bir kentin kalıntılarına bakmakta olduğunu anladı. Milyonlarca insanın yaşamından geriye kumlardaki bu saban izlerini andıran çizgilerden başka hiç, ama hiçbir şey kalmamış olduğunu anlamakta dayanılır gibi olmadığından, kalbi paramparça oldu.

Düzgünlüğünü o ana dek korumuş olan ufuk çizgisi şimdi en sonunda bozulmakta, görmesiyle varmasının bir olduğu dağ doruklarının üzerinde kıvrılıp, katlanıp, kırılmaktaydı. Gemi de artık hız kesiyor, yüz mil uzunluğunda bir yay çizerek alçalmaya başlıyordu. Altında beliren Lys’in geniş ormanlarıyla sayısız nehirleri öylesine eşsiz, bakmaya doyulmaz bir tablo oluşturmaktaydı ki bir süre durup kuşbakışı seyretmekten kendini alamadı. Doğuda toprak gölgelenmişti. Bu gölgeli toprağın üzerinde büyük göller simsiyah çiçekler gibi durmaktaydılar. Gün batımındaysa aydınlık suların üzerinde, düşlenmesi bile olanaksız bir renk cümbüşü içinde ışıklar hâlâ raks ediyorlardı.

Robotlar ona buradan öteye kılavuzluk edemeyeceği için Airlee’nin yerini bulmak Alvin’e düştü. Böyle bir durumla karşılaşmayı beklemiş olan Alvin, robotlarının güçlerinin de bir sınırı olduğunu anlamaktan ayrı bir mutluluk duyup, gemisini Lys’i ilk defa için görmüş olduğu tepenin üzerine indirdi. Gemiyi yönetmek çok kolaydı. Alvin genel isteklerini bildirmekle yetiniyor, ayrıntılarla robotlar ilgileniyordu. Bununla beraber Alvin robotların tehlikeli veya yerine getirilmesi olanaksız emirleri duymazdan gelebileceklerini de düşünmekte, ancak bu konuda bir denemeye girişmeyi şimdilik göze alamamaktaydı.

Gelişini hiç kimsenin görmediğine hiç kuşku duymamaktaydı. Seranis’le tekrar zihni bir çarpışmaya girişmeyi katiyen dilemediği için de varışının gizli kalmasına özellikle önem vermekteydi. Planları gerçi biraz belirsizdi ama böylece yeniden dostça ilişkiler tesis edinceye kadar herhangi bir tehlikeyle karşılaşmayacaktı hiç olmazsa.

Asıl robotun kendisine artık itaat etmeyeceğini anlaması Alvin’i oldukça sarstı. Küçük bölümünden çıkmasını emrettiğinde robot hareket etmeyi reddedip olduğu yerde kalmak, Alvin’e çoğul gözleriyle ihtirassızca bakmakla yetindi. Kopya robot anında itaat edip Alvin’i rahatlattı ama, asıl robotun tutumunu ne dil dökmeler ne de yağ çekmeler değiştiremediği için Alvin bir süre bu isyan hareketinin nedenini bulmaya çalıştıktan sonra sonunda şu yargıya vardı: Robotlar doğaüstü yeteneklerine rağmen pek zeki değildiler ve son saatlerdeki olaylar da talihsiz robot için bardağı taşıran son damla olmuş olmalıydı. Talihsiz robot son saatler esnasında Üstadın tüm emirlerinin çiğnendiğine şahit olmuştu. Üstadın milyonlarca yıldan beri gözünü bile kırpmadan, amaç tekliğiyle itaat ettiği tüm emirlerinin çiğnenmesine şahit olmuş, sonunda da daha fazla dayanamayıp isyan etmişti.

Pişman olmak için artık çok geçti ama robot sonunda çıldırdığı için Alvin de tek bir kopya çıkarmış olmasına, şimdi elinde tek bir robot kalmış olmasına üzülmekten yine de kendini alamamaktaydı.

Airlee’ye giden yolda kimseye rastlamadı. Robotla hâlâ tam anlamıyla özdeşleşememiş olduğu ve robotu kontrol altında tutmak için harcadığı çaba sinirlerini yay gibi gerdiği halde, kendisi uzay gemisinin içinde rahatça, hiçbir çaba harcamadan oturup dururken tanıdık yolun görüş sahası içine girmesi, kulaklarının ormanın fısıltılarıyla dolması, içinde garip, tanımlayamadığı bir duygunun doğmasına neden olmaktaydı.

Airlee’ye vardığında hava hemen hemen kararmıştı. Airlee’nin küçük evleri ışık öbekleri içinde yüzmekteydiler. Alvin gölgelere gizlene gizlene ilerleyerek görülmeden Seranis’in evine vardı. Sonra ortalığı birdenbire yüksek perdeden kızgın bir vızıldama kaplayıp, kendisini bir kanat sağanağının tam ortasında buldu. Bu beklenmedik saldırı karşısında elinde olmadan geriledikten sonra, bu kasırganın kaynağını keşfetti. Krift, kanatsız uçan her şeyi düşman varsayan Kriftti bu kasırganın nedeni. Krift robota daha önceleri de saldırmaya kalkışıp her seferinde de Theon tarafından durdurulmuştu. Bu güzel ama budala yaratığa bir zarar vermek istemeyen Alvin robotunu durdurup, Kriftin üzerine yağmur gibi yağan darbelerine karşı kendini elinden geldiğince korumaya, bu darbeleri mümkün olduğunca zararsızca savuşturmaya çalıştı. Aslında Seranis’in kapısı önünde durmamakta olmasına, aslında bir mil ötedeki gemisinde rahatça oturmakta olmasına rağmen, korkup sakınmaktan yine de kendini alamamaktaydı. Öyle ki Theon neler olup bittiğini anlamak için dışarı çıkınca büyük bir rahatlık duydu.

Читать дальше
Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «Kara Güneş»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «Kara Güneş» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё непрочитанные произведения.


Arthur Clarke - S. O. S. Lune
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Oko czasu
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Gwiazda
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Die letzte Generation
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Culla
Arthur Clarke
Arthur Clarke - The Fires Within
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Expedition to Earth
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Earthlight
Arthur Clarke
libcat.ru: книга без обложки
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Kladivo Boží
Arthur Clarke
Arthur Clarke - Le sabbie di Marte
Arthur Clarke
Отзывы о книге «Kara Güneş»

Обсуждение, отзывы о книге «Kara Güneş» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.

x