Savas Bozbel - Ah Şu Biz Türkler!

Здесь есть возможность читать онлайн «Savas Bozbel - Ah Şu Biz Türkler!» — ознакомительный отрывок электронной книги совершенно бесплатно, а после прочтения отрывка купить полную версию. В некоторых случаях можно слушать аудио, скачать через торрент в формате fb2 и присутствует краткое содержание. Жанр: unrecognised, на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале библиотеки ЛибКат.

Ah Şu Biz Türkler!: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «Ah Şu Biz Türkler!»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

Bazı yazı ya da kitaplar vardır ya hani. Okudum hayatım değişti denilen kitaplar. İşte elinizdeki bu kitap öyle kitaplardan değil. Kitap, sadece bir solukta okuyacağınız, keşke bitmeseydi diyeceğiniz, bazı sayfalarında düşünecek, bazılarında güleceğiniz cinsten. Aslında bir bakıma insanımızı anlatan, muzipliğini, zekasını, yansıtan bir kitap. Bir Hacivat-Karagöz kukla tiyatrosu, bir İsmail Dümbüllü ortaoyunu, bazen de Mevlâna, Yunus derinliği ve hoşgörüsünü, bazen de hicvini, yakalayacağınız bir çalışma.
Bu kitaptaki yazılar, yıllarca e-posta kutuma düşmüş, değişik mecralarda rastladığım, not aldığım yazıların bir derlemesinden ibaret. Sahiplerini bulabildiğim yazıları ilgili yerlere ekledim.
Kitap, insanımızı, bizi anlatıyor, bir bakıma kendimize ayna tutuyor. Her bir hikayede, alıntıda ayrı bir özelliğini yakalayacaksınız.

Ah Şu Biz Türkler! — читать онлайн ознакомительный отрывок

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «Ah Şu Biz Türkler!», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Adam kafasını kaşımaya başlamış, maymunlar da aynısını yapmışlar... Adam ellerini havaya kaldırmış, maymunlar da.. Ve adam gülümseyerek kendi başındaki şapkayı çıkarmış yere atmış... O anda ağaçtaki maymunlardan biri yere inmiş, adamın yere attığı şapkayı kapmış, adama da bir tokat atmış ve söyle demiş:

"Sadece senin mi deden var şerefsiz !!!"

İnsanoğlu..

9 ay 10 güne kadar AĞLAMAZ

10 yaşına kadar sevimli ve YARAMAZ

20 yaşında gençliğinin kıymetini ANLAMAZ

30 yaşında hayatını yaşar ama parası OLMAZ

40 yaşında anlar ki parasız YAŞANMAZ

50 yaşında yolun yarısı KAYGILANMAZ

60 yaşında sağı solu belli OLMAZ

70 yaşında bir işe YARAMAZ

80 yaşında duymaz ANLAMAZ

90 yaşına kadar muhtemelen YAŞAMAZ

100 yaşında tarih olur UNUTULMAZ..

Akıllı Eşek...

Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer sormayın.

Eşek bu. Düşmüş işte. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı, belki, üzerine de toprak dökülmüştü.

Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm.

Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış.

Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı. Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı.

Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek. Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar.

Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu.

Köylüler ağzı açık bakakaldı.

Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır.

Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur.

Bunlarla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adim atmaktır.

Kör kuyuda olsak bile...

Diplomasi..

Adamın biri Afrika'da safariye çıkarken yanına minik köpeğini de almış. Minik köpek bir gün ormanda dolaşıp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark etmiş. Ne yapacağını düşünürken bir de bakmış ki karsıdan bir leopar geliyor ve belli ki günlük yiyeceğini arıyor.

"Şimdi başım dertte" diye düşünmüş minik köpek. Etrafına bakmış yerde kemik parçalarını görmüş. Hemen arkasını leoparın geldiği yere dönerek kemikleri kemirmeye başlamış, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışıyormuş. Leopar tam saldıracakken minik köpek kendi kendine konuşmuş;

"Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Acaba etrafta bundan bir tane daha var mı?" Bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış ve en yakındaki ağaca tırmanarak dalların arasına saklanmış.

"Tam zamanında kurtardım yoksa bu köpeğe yem olacaktım" diye düşünmüş leopar. Bütün bunlar olup biterken bir başka ağacın üstündeki bir maymun olanları izliyormuş. Bildiklerini kullanarak bundan sonra leopardan kurtulabileceğini düşünmüş. Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatmış.

Leopar köpeğin yaptıklarına çok sinirlenmiş ve maymuna, "Atla sırtıma, gidip sunu yakalayalım" demiş.

Ancak minik köpek neler olduğunu ve leoparın sırtında maymunla birlikte süratle kendisine yaklaştığını fark etmiş. "Şimdi ne yapacağım" diye düşünürken kaçmaya teşebbüs etmemiş. Bunun yerine arkasını leoparın geldiği yöne dönerek, kemikleri kemirmeye devam etmiş. Tam leopar saldıracakken yine kendi kendine konuşmuş;

"Bu aptal maymun da nerede kaldı? Yarım saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim, hala haber yok!"

Diplomasi böyle bir şey işte... Yapabiliyorsan; hızlı düşün, sakin ol, güçlü görün, düşmanını kendi silahı ile yen!

Sarı Öküz...

Eski zamanların birinde bir otlakta öküz sürüsü yaşarmış...

Yaşarmış yaşamalarına ama civardaki aslanlar bir türlü rahat bırakmazlarmış onları... Hemen her gün saldırırlarmış bu sürüye... Öküz dediğin de öyle yabana atılır bir hayvan değil ki, bir araya toplandılar mı kolayca def etmesini bilirlermiş o koca aslanları...

Gün geçtikçe aslanları almış bir kaygı: "Herhalde bize bu otlağı terk etmek düşüyor" demiş aslanlardan birisi...

"Evet" diye tasdik etmiş diğerleri...

"Nereye gideriz" diye düşünürlerken, "Bir dakika" diye bir ses duymuşlar gerilerden... Herkes dönüp bakmış sesin geldiği tarafa... Sürünün en çelimsiz, ama kurnaz mı kurnaz bir ferdi olan topal aslanmış söze atılan...

"Hayır" demiş, "Hiçbir yere gitmiyoruz... Siz bana bırakın, ben hallederim bu işi..." İnanmamış kimse ona ama "Haydi bir şans verelim ne çıkar" diye düşünmüşler...

Topal aslan elinde beyaz bayrak gitmiş öküzlerin yanına...

Öküzlerin lideri olan boz öküz sormuş ne istediğini...

Topal aslan; "Saygıdeğer öküz efendiler" diye başlamış lafa:

"Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik... Evet size defalarca saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin aranızdaki sarı öküz yüzünden... Onun rengi gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor... Onu gördüğümüzde ne kadar barışsever olduğumuzu unutup size saldırıyoruz... Bunların hepsi sarı öküzün suçu... Verin onu bize, siz kurtulun biz de barış içinde yaşayalım!.."

Boz öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çekilmiş... Hepsi de sıcak bakmışlar bu teklife... Bir tek yaşlı benekli öküz "Olmaz" demiş ama kimseye dinletememiş sözünü...

Zavallı sarı öküz teslim edilmiş aslanlara... Diğerleri üzülmüşler üzülmesine ama elden ne gelir ki!.. Bütün sürünün selameti için bir öküz... Gerekliymiş bu...

Gerçekten de günlerce sürüye saldıran olmamış... Huzur içinde geçer olmuş günleri... Ama aslan milleti bu, ne kadar sabreder ki? Hele öküz etinin tadını aldıktan sonra...

"Acıktık" demişler bir gün..

Topal aslan boz öküzün yanına giderek "Selam" diye girmiş söze:

"Gördünüz ya biz aslanlar ne denli uysal milletiz... Yalnız buraya bunu söylemek için gelmedim... Büyük bir problemimiz var!.."

"Nedir?" demiş boz öküz merakla...

"Şu sizin uzun kuyruklu öküz" demiş topal aslan ve devam etmiş:

"Öyle uzun bir kuyruğu var ki nereden baksak görünüyor... O kuyruğu salladıkça bizim de aklımız başımızdan gidiyor... Gözümüz dönüyor, sürüye saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz... Gelin verin onu bize bu mevzuu burada kapatalım... Eskisi gibi barış ve huzur içinde iki taraf da hayatını sürdürsün..."

Boz öküz yine istişare yapmış sürünün ulularıyla... Yine sadece benekli öküz olmuş karşı çıkan... Hepsi de "Verelim gitsin" demişler... İstişare daha da kısa sürmüş bu defa... Dışlamışlar uzun kuyruğu sürüden... Saatler sürmüş zavallının çırpınışları ama sonunda o da yenik düşmüş aslanlara...

Tekrar tekrar yinelenmiş bu olanlar... Her geçen gün daha da semirmiş aslanlar, alabildiğince güçlenmişler... Öküzlerse her geçen gün daha da zayıflamışlar, seyreldikçe seyrelmişler...

Aslanlar küstahlaştıkça küstahlaşıyorlarmış... Artık bir sebep bile söyleme gereği duymuyorlarmış; "Verin bize bu öküzü sonra karışmayız" derlermiş sadece...

Читать дальше
Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «Ah Şu Biz Türkler!»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «Ah Şu Biz Türkler!» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё непрочитанные произведения.


Отзывы о книге «Ah Şu Biz Türkler!»

Обсуждение, отзывы о книге «Ah Şu Biz Türkler!» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.

x