Savas Bozbel - Ah Şu Biz Türkler!

Здесь есть возможность читать онлайн «Savas Bozbel - Ah Şu Biz Türkler!» — ознакомительный отрывок электронной книги совершенно бесплатно, а после прочтения отрывка купить полную версию. В некоторых случаях можно слушать аудио, скачать через торрент в формате fb2 и присутствует краткое содержание. Жанр: unrecognised, на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале библиотеки ЛибКат.

Ah Şu Biz Türkler!: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «Ah Şu Biz Türkler!»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

Bazı yazı ya da kitaplar vardır ya hani. Okudum hayatım değişti denilen kitaplar. İşte elinizdeki bu kitap öyle kitaplardan değil. Kitap, sadece bir solukta okuyacağınız, keşke bitmeseydi diyeceğiniz, bazı sayfalarında düşünecek, bazılarında güleceğiniz cinsten. Aslında bir bakıma insanımızı anlatan, muzipliğini, zekasını, yansıtan bir kitap. Bir Hacivat-Karagöz kukla tiyatrosu, bir İsmail Dümbüllü ortaoyunu, bazen de Mevlâna, Yunus derinliği ve hoşgörüsünü, bazen de hicvini, yakalayacağınız bir çalışma.
Bu kitaptaki yazılar, yıllarca e-posta kutuma düşmüş, değişik mecralarda rastladığım, not aldığım yazıların bir derlemesinden ibaret. Sahiplerini bulabildiğim yazıları ilgili yerlere ekledim.
Kitap, insanımızı, bizi anlatıyor, bir bakıma kendimize ayna tutuyor. Her bir hikayede, alıntıda ayrı bir özelliğini yakalayacaksınız.

Ah Şu Biz Türkler! — читать онлайн ознакомительный отрывок

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «Ah Şu Biz Türkler!», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Genç adam gelir babasına;

“Baba, işte dost buymuş” diye konuşunca,

Babası; “daha erken, o belli olmaz daha,

Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga,

Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona,

İşte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi,

Sonra gel olanları anlat bana...”

Genç adam, aynen yapar babasının dediğini,

Maksadı anlamaktır dostun hakikisini,

Babasının dostuna istemeden basar iki tokadı,

Der ki tokadı yiyen DOST;

“Git de söyle babana,

Biz satmayız sarımsak tarlasını

Böyle iki tokada”

Diyalogsal

(İzzet Yıldızhan Show'da dansçı kızlar bacaklarını 180 derece açarken)

Müslüm Gürses: Harika yahu, pergel gibi açtılar bacaklarını...

İzzet Yıldızhan: Pergel nedir abi?

Müslüm Gürses: Geometrik bir hadise...

***

Savaş Ay: Siz Ugandalı mısınız?

Zeynep Mansur: Hayır, ben sanatçıyım; halka mal olmuş birisiyim!..

***

Hülya Avşar: Aşık mısın?

Gülben Ergen: Evet...

Hülya Avşar: Really?

Gülben Ergen: Of course yaaniii!..

***

İhsan Kalkavan: Fenerbahçe'den Nobre'yi ve Hooijdonk'u çıkar, Fenerbahçe`de bir şey yok...

Ömer Çavuşoğlu: Olur İhsan, hatta birkaç kişi daha çıkaralım sen oyna...

Aziz Üstel: (şarkı şeklinde) Sen oyna İhsan, sen oynaaa...

***

"Silikon Vadisi" programının sunucusu: Artık web siteniz hazır olduğunda bize söylersiniz biz de programımızda yayınlarız...

M. Ali Erbil: Tabii artık siz de bana girersiniz ne zaman isterseniz hahaha... (bir süre sessizlik!)

Sunucu: Ziyaret etmeye çalışırız...

***

(Beyazıt Öztürk üzerinde oturdukları raylı sistem platformu oynatır)

Ayşe Hatun Önal: N'oluyo yaa?

Beyazıt Öztürk: Altta adamlar var sıkılınca yürüyorlar...

Ayşe Hatun Önal: Hakkatten mi?

***

Reha Muhtar: Biri daha vardı, o gelmedi mi? (kız arkadaşını soruyor)

Akademi Türkiye Mücahit: O kalbimde yaşıyor...

Reha Muhtar: Ne bu Atatürk mü ki?

***

Erman Toroğlu: Nobre'yi kucağına alacaksın savunmada başka yolu yok. Bebek gibi kucağına alacaksın...

Şansal Büyüka: Ama kaçıyo hocam...

Erman Toroğlu: Kaçırmayacaksın!..

Şansal Büyüka: Kaçıyo hocam...

Erman Toroğlu: Kaçırmayacaksın!..

Şansal Büyüka: Kaçıyo, kaçıyo...

***

Metin Uca: 92 yaşındayken kaybettiğimiz "Yesari" ön adlı Türk musikisi bestekârı; "a" harfi?

Didem Uzel: Yesari Asım Can Gündüz!..

Metin Uca: Bu cevabınız "bazı" internet sitelerinde çıkacak!..

***

Metin Uca: Türkiye'de koruma altına alınan ilk kuş türü olarak bilinen, yaşam alanı Güneydoğu Anadolu olan uzun gagalı kuş?

Selçuk Özer: Kaplumbağa!..

40 yıllık sebat

Kudüs’te görevlendirilen bir gazeteci, Ağlama Duvarı’nın önünden her geçişinde, yaşlı bir Musevi'nin orada öyle durup dua ettiğini fark etmiş. Bir hafta, iki hafta. Sonunda adamla bir röportaj yapmaya karar vermiş. İzin alıp teybini açmış, sormuş adama:

- Adınız?

- David. Polonya Yahudi’siyim. Yaşım 65. Smalla'da bir manav dükkânım var. Evliyim. İki çocuğum Tel Aviv'de bir çiçek serasında çalışıyor...

- Sizi her gün burada, Ağlama Duvarı’nın önünde dua ederken görüyorum.

- Evet, her sabah dükkânı açmadan buraya gelirim. Dünya barış ve insanların kardeşliği için dua ederim. Öğle tatilinde bu sefer insanların mutluluğu, acıların sona ermesi için Yaradan'a yalvarırım. Akşam da, eve dönerken, bu kez dürüst ve iyi insanların esenliği için dua ederim. Cumartesi günleri de burada, yine dua ederek geçiririm.

- Ne güzel! Kaç senedir bunu sürdürüyorsunuz?

- Israil'e göçtüğümden beri, yani 40 yıl geçti. Gazeteci çok etkilenmiş, heyecanla sormuş:

- 40 yıldır her gün dua ediyorsunuz. 40 yıldır yılmadınız. Bugün nasıl bir duygu içindesiniz, neler hissediyorsunuz?

Uzun uzun iç geçirmiş yaşlı Musevi; sonra bezgin bir sesle cevap vermiş:

- Vallahi artık bilemiyorum, demiş. İçimde, sanki duvara konuşuyormuşum gibi bir his var.

Bakış Açısı

Arjantin' li ünlü golfçu Robert de Vincenzo, yine bir turnuvayı kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş ve kulüp binasına gidip oradan ayrılmak üzere hazırlanmıştı. Bir süre sonra binadan çıkıp otoparktaki arabasına yürürken yanına bir kadın yaklaştı. Kadın başarısını kutladıktan sonra ona çocuğunun çok hasta ve ölmek üzere olduğunu anlattı. Zavallı kadının hastane masraflarını ödemesi olanaksızdı. Kadının anlattığı öykü De Vincenzo' yu çok etkilemişti, hemen cebinden bir kalem çıkarttı ve turnuvadan kazandığı paranın bir miktarını yazdı çek defterine. Çeki kadının eline sıkıştırırken de ona, "Umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın" dedi.

Ertesi hafta kulüpte öğle yemeği yerken, Profesyonel Golf Derneği' nin bir görevlisi yanına geldi. "Otoparktaki görevli çocuklar gecen hafta turnuvayı kazandıktan sonra yanına bir kadının geldiğini ve onunla konuştuğunu söylediler bana" dedi. De Vincenzo evet anlamında başını salladı. "Evet" dedi görevli, " Sana bir haberim var. O kadın bir sahtekârdır. Üstelik hasta bir çocuğu da yok. Seni fena halde kandırmış arkadaşım." De Vincenzo, "Yani ortada ölümü bekleyen bir bebek yok mu?" dedi. "Hayır, yok" dedi görevli. "İşte bu, bu hafta duyduğum en iyi haber." dedi De Vincenzo.

Anafikir: Aynı pencereden dışarı bakan iki adamdan biri, sokaktaki çamuru, diğeri ise göktekı yıldızları görür.

Dostları olmalı insanın…

Dostları olmalı insanın,

aynen gemilerin limanları gibi.

Zaman zaman uğradığın, yükünü boşalttığın,

dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda.

Sonra açık denizlere uğurlamalı seni,

geri döneceğin günü bekleme umuduyla.

Bazen, rüzgâra o açmalı yelkenini,

yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla,

halatlarını çözmeli,

seni çok ama çok özlemeli.

Dostları olmalı insanın;

ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen.

Düşünmediklerini düşündüren,

seni bir cambaz ipinde, güvende tutabilen,

gerektiğinde senin için ateşi yutabilen,

yolunu ışıtan ustan olmalı.

Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini.

Sana vermeli soğuk bir kış gününde

üzerindeki tek gömleğini...

Oğuzkan Bölükbaşı

Mahkeme tutanaklarından..

Hâkim: -Müvekkiliniz neden boşanmak istiyor avukat hanım?

-Karsı taraf ile aralarında düşünce farklılıklarından kaynaklanan şiddetli geçimsizlik bulunuyor sayın hakim

Hakim: -Tabi, biri Aristo diğeri Descartes çünkü.

***

Yıl 2005 İstanbul 4. ağır ceza mahkemesinde sahte rakı imal etmek suçundan açılan davada sanıkların sorgusu yapılıyor.

Sanık: - Lokantalardan filan topladığımız şişelere yaptığımız rakıları doldurduk.

Mahkeme Başkanı: - Alınan parmak izi örneklerinde hem sizin hem de sabıkalı başka kişilerin parmak izi var.

Sanık: -Doğrudur.

Mahkeme Başkanı: - Bu ne pislik, bari şişeleri yıkayıp doldursaydınız.

***

Dava: uyuşturucu kaçakçılığı

Sanık: Takriben 65 yaşında bir amca.

Yer: Ağır ceza mahkemesi

Olay: Amcanın ahırı ağzına kadar marihuana dolu olarak bulunmuştur.

Hakim: - Amca anlat bakalım ne oldu?

Читать дальше
Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «Ah Şu Biz Türkler!»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «Ah Şu Biz Türkler!» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё непрочитанные произведения.


Отзывы о книге «Ah Şu Biz Türkler!»

Обсуждение, отзывы о книге «Ah Şu Biz Türkler!» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.

x