Agatha Christie - 16.50 Treni

Здесь есть возможность читать онлайн «Agatha Christie - 16.50 Treni» весь текст электронной книги совершенно бесплатно (целиком полную версию без сокращений). В некоторых случаях можно слушать аудио, скачать через торрент в формате fb2 и присутствует краткое содержание. Город: İstanbul, Год выпуска: 2004, ISBN: 2004, Издательство: Altın Kitaplar, Жанр: Классический детектив, на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале библиотеки ЛибКат.

16.50 Treni: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «16.50 Treni»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

Sıradan bir günde, her şeyin olması gerektiği gibi olduğu bir anda inanılmaz bir olay yaşanır.
Yan yana gelen iki trende ancak korku filmlerinde rastlanacak türden bir cinayet vakası yaşanmaktadır. Ve tüm bunların tek tanığı bir kadındır.
Elspeth çaresizlik içinde baktığı vagonun penceresinden bir adamın bir kadının boğazını hunharca sıktığını görür. Zavallı kadının bir süre sonra cansız bedeni yere yığılır ve o anda tren hareket eder.
Bu düğümü çözebilecek tek kişi Jane Marple’dan başkası değildir. Ve belki de Elspeth’e inanacak tek kişi… Çünkü ortada ne şüpheli, ne başka tanık, ne de ceset vardır.

16.50 Treni — читать онлайн бесплатно полную книгу (весь текст) целиком

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «16.50 Treni», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

“Bu da ne? Bu da ne?” Bay Crackenthorpe dikkatle tepsiyi inceledi. “Rokoko pasta mı? Parti mi veriyoruz? Kimse bana bundan bahsetmedi.”

Emma’nın yüzü hafifçe kızardı.

“Dr. Quimper çaya gelecek, baba! Bugün onun doğum günü ve…”

“Doğum günü mü?” diye homurdandı yaşlı adam. “Doğum günüyse ne olacak? Doğum gününü yalnızca çocuklar kutlar. Ben hiç doğum günlerimi önemsemediğim gibi kimsenin de onları kutlamasını beklemedim.”

“Böylesi senin açından daha ucuza gelir” dedi Cedric. “Hiç değilse pastaya konacak mumlardan tasarruf etmişsin.”

“Yeter artık, bu kadarı da fazla, oğlum!” dedi Bay Crackenthorpe.

Bu arada Miss Marple Bryan Eastley’in elini sıkıyordu.

“Lucy sizden çok söz etti” dedi Miss Marple. “Bana St. Mary Mead’den birini anımsatıyorsunuz. Orası benim uzun yıllardır yaşadığım köy! Avukatın oğlu Ronnie Wells’e o kadar benziyorsunuz ki. Babasının yazıhanesinde çalışmaya bir türlü alışamadı. Doğu Afrika’ya göçtü ve gölde gemi işletmeciliğine başladı. Victoria Nyanza Gölü’nde! Yoksa Albert gölü müydü? Neyse, fark etmez. Maalesef başarılı olamadı ve tüm sermayesini kaybetti. Ne şanssızlık! Neyse, sanırım onunla herhangi bir akrabalığınız yok, öyle değil mi? Aranızdaki benzerlik çok şaşırtıcı da!”

“Hayır” dedi Bryan. “Wells adında biriyle akrabalığım olduğunu sanmıyorum.”

“Çok hoş bir kızla nişanlanmıştı” diye ekledi Miss Marple. “Çok mantıklı, akıllı bir kızdı. Onu göç sevdasından vazgeçirmeye çok çalıştı; ama başaramadı. Tabi çok büyük bir hata yaptı. Sizin de bildiğiniz gibi kadınlar parasal konulardan çok daha iyi anlarlar. Tabi ki üst düzey finans konularını kastetmiyorum. Babam buna hiçbir kadının aklının ermeyeceğini söylerdi hep. Günlük harcamalar, getiriler… bu gibi şeyler işte. Bu pencereden manzara da ne kadar güzel.” Pencereye yaklaşarak dışarı baktı.

Emma da ona katıldı.

“Ne kadar geniş bir bahçe! Ağaçların gövdeleri ne kadar da heybetli! Böyle bir yerin şehrin içinde olması inanılır gibi değil.”

“Burada sanki başka bir asırda yaşar gibiyiz” dedi Emma. “Ama pencereleri açınca uzaklardan trafik gürültüsü duyabiliyorsunuz.”

“Evet, tabi” dedi Miss Marple. “Artık trafik gürültüsü her yerde var, değil mi? Hatta St. Mary Mead’de bile. Köyümüz havaalanının çok yakınında, o koca jetlerin tepemizden uçarken çıkarttıkları sesi bir bilseniz. Dehşet verici! Küçük kış bahçemin iki camı daha geçen gün bu yüzden kırıldı. Ses duvarını aşıyorlarmış, çevredekiler böyle söyledi ama ben bundan hiçbir şey anlamıyorum.”

“Ama bu çok basit” diye söze karıştı Bryan. “Bakın açıklayayım.”

Miss Marple çantasını yere düşürdü. Bryan eğilerek nezaketle kaldırdı. Aynı anda Bayan McGillicuddy Emma’ya yaklaşarak, sıkıntılı bir ses tonuyla bir şeyler fısıldadı. Bu yapmacık bir sıkıntıydı ve Bayan McGillicuddy bu yaptığını çok çirkin buluyordu.

“Çok affedersiniz… acaba bana lavaboyu gösterebilir miydiniz?”

“Tabi” dedi Emma.

“Sizi götüreyim” dedi Lucy.

Lucy ve Bayan McGillicuddy beraberce odadan çıktılar.

“Araba kullanmak için çok soğuk bir gün!” dedi Miss Marple anlaşılmaz bir şekilde.

“Ses duvarı konusu” dedi Bryan. “Bakın şöyle düşünün… oh, merhaba Bay Quimper.”

Dr. Quimper arabasını dışarıya park etmişti. İçeri girdiğinde ellerini ovuşturuyordu. Çok üşümüş olduğu anlaşılıyordu.

“Çok kar var. Tahminimce don olacak” dedi. “Merhaba Emma, nasılsınız? Aman Tanrım, bu da ne?”

“Sizin için bir doğum günü pastası hazırladık” dedi Emma. “Unuttunuz mu? Bana bugünün doğum gününüz olduğunu söylemiştiniz.”

“Böyle bir şeyi hiç beklemiyordum” dedi Dr. Quimper. “Biliyor musunuz uzun yıllardır… ne kadar oldu ki… en azından on altı yıldır kimse doğum günümü anımsamadı.” Çok duygulanmışa benziyordu.

“Miss Marple ile tanışıyor muydunuz?” Emma onları tanıştırmak istedi.

“Oh evet” dedi Miss Marple. “Bir önceki gelişimde doktorla burada karşılaşmıştık. Geçen gün çok şiddetli bir soğuk algınlığına yakalandığımda da beni evimde muayene etme nezaketi gösterdi. Bana karşı o kadar nazik ve iyiydi ki.”

“Umarım, iyileşmişsinizdir” dedi doktor.

Miss Marple nezaketle çok iyi olduğunu belirtti.

“Uzun süredir beni muayene etmek için gelmediniz” diye söze karıştı Bay Crackenthorpe. “Gelin bizimle çaya oturun. Daha ne bekliyoruz ki?”

“Oh lütfen, arkadaşımın dönmesini beklemeyelim” dedi Miss Marple. “Onu beklediğimizi fark ederse çok mahcup olur.”

Masaya oturdular. Miss Marple önce bir dilim ekmekle tereyağı aldı; sonra da tabağına bir sandviç konulmasına izin verdi.

“Bu?…” diye sordu çekinerek.

“Balık” dedi Bryan. “Mutfakta yapımına yardım ettim.”

Bay Crackenthorpe bir kahkaha attı.

“Zehirli ançüez” dedi. “Gerçek bu! İsteyen yer!”

“Lütfen baba!”

“Bu evde bir şey yerken çok dikkatli olmalısınız” dedi Bay Crackenthorpe Miss Marple’a dönerek. “İki oğlum sinek gibi öldürüldü. Bunu kimin yaptığına gelince… işte bunu gerçekten bilmek isterdim.”

“Sizi ürkütmesine fırsat vermeyin” diyen Cedric Miss Marple’a yeniden sandviç tabağını uzattı. “Arseniğin cilde iyi geldiğini söylüyorlar, miktarını fazla kaçırmamak şartıyla tabi.”

“Kendin de bir tane yesene” dedi yaşlı Bay Crackenthorpe.

“Beni çeşnicibaşı olarak kullanmak niyetindesin anlaşılan!” diyen Cedric ekledi. “Neyse, yiyeyim bari.”

Bir sandviç alıp ağzına attı. Miss Marple da hafifçe gülümseyerek bir sandviç aldı. Bir lokma ısırdıktan sonra konuşmaya başladı.

“Bu konuda şaka yapabilmeniz çok cesurca. Gerçekten büyük bir cesaret bu! Cesarete her zaman için hayran olmuşumdur.”

Birden tuhaf bir boğulma sesiyle kıvranmaya başladı. “Bir balık kılçığı!” diye inledi. “Boğazıma takıldı.”

Dr. Quimper hemen yerinden kalktı. Onu pencerenin kenarına götürerek, arkaya doğru yasladı ve ağzını açmasını istedi. Çantasından bir alet kutusu çıkararak bir pens aldı. Profesyonel bir ustalıkla yaşlı kadının boğazını incelemeye başladı. O anda kapı açılarak Bayan McGillicuddy arkasında Lucy olduğu halde içeri girdi. Bayan McGillicuddy karşısında gördüğü manzara karşısında bir an için soluk alamadı. Miss Marple pencereye doğru, arkasına yaslanmış, doktor ise üstüne eğilmiş, boğazından tutmuş başını yana çeviriyordu.

“Ama bu o!” diye haykırdı Bayan McGillicuddy şaşkınlıktan fal taşı gibi açılmış gözlerle. “Bu trendeki adam…”

Hiç beklenmedik şaşırtıcı bir çeviklikle doktorun elinden kurtulan Miss Marple arkadaşının yanına gitti.

“Onu tanıyacağını biliyordum, Elspeth!” dedi. “Hayır. Şimdi hiçbir şey söylememelisin.”

Zafer kazanmışçasına Dr. Quimper’e döndü.

“Bunu bilmiyordunuz, değil mi doktor, trende bir kadını boğarken bir başka kadının sizi görmüş olduğunu bilmiyordunuz, değil mi? Bu kadın benim arkadaşımdı, Bayan McGillicuddy. Sizi gören o! Anlıyor musunuz? Sizi kendi gözleriyle görüp, teşhis etti. Sizinkine paralel giden, tam yanınızdaki trendeydi.”

“Ne diyorsunuz siz?” Dr. Quimper Bayan McGillicuddy’ye doğru bir hamle yaptıysa da Miss Marple yine aynı çeviklikle aralarına girdi.

Читать дальше
Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «16.50 Treni»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «16.50 Treni» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё непрочитанные произведения.


Отзывы о книге «16.50 Treni»

Обсуждение, отзывы о книге «16.50 Treni» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.

x