Решад Нури Гюнтекин - Değirmen

Здесь есть возможность читать онлайн «Решад Нури Гюнтекин - Değirmen» весь текст электронной книги совершенно бесплатно (целиком полную версию без сокращений). В некоторых случаях можно слушать аудио, скачать через торрент в формате fb2 и присутствует краткое содержание. Город: a, Год выпуска: 1944, ISBN: 1944, Издательство: unknown, Жанр: Классическая проза, на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале библиотеки ЛибКат.

Değirmen: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «Değirmen»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

Temporarily absent.

Değirmen — читать онлайн бесплатно полную книгу (весь текст) целиком

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «Değirmen», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

XVIII. Sarıpmar panayırı

Zelzele unutulmuştu. Yardım heyetinin çadırlar, sandıklar vesairesi belediye karşısında Zincirli Hanın avlusunda açılmamış duruyordu.

Âza arasında kekeme reisten başka iki doktor, iki cerrah, üç idareci, bir düzüneden fazla sıhhiye memuru, hastane hademesi vesaire vardı. Hattâ Sarıpınarda evli bir kızı ve torunları olan bir tabur imamı bile kendini heyete sokturmanın yolunu bulmuştu.

Heyetin halka yapacağı yardım bulunmadığı için şimdilik halk heyete yardım ediyor ve muhterem misafirleri ağırlamak için elden gelen yapılıyordu. Belediye reisi Reşit Bey, kasabanın en mamur evi olan evinin kapılarını - derebeyi atalarının ruhunu şadedecek bir cömertlikle - ardına kadar açmıştı. Ziyafetlerin ardı arası kesilmiyordu. Ondan geri kalmak istemiyen öteki «şraf ve belediye reis namzetleri de misafirlerin bulundu-, ğu Meşrutiyet ve Gündoğdu otellerine cibinlikler, yatak takımları, yemek tepsileri göndermekte kusur etmiyorlardı.

Yardımcılardan bir kısmı, yerli ahbapların kılavuzluğu ile çarşı pazar dolaşarak kışlık zahire düzer, meşhur Sarıpmar yerli bezlerinin en iyi ve u,cuzlarnı seçmiye çalışırken bir kısmı da bağlarda, kır eğlencelerine gidiyorlardı.

Kekeme reis tabur imamını ve daha birkaç kişiyi yanma alarak, kaplıcasının romatizmaya ve erkeklik kuvvetine iyi te-sirlerile meşhur olan uzakça bir dağ köyünü teftişe gitmiş ve iki gün kalmıştı.

Fakat eğlencelerin en parlağı Ömer Beyin Cuma günü ka- : sabadan iki saat uzaktaki çiftliğinde yaptığı davet oldu. Buna ' yardım heyetinden başka, yerli halk ve memurlardan da bazı hatırlı kimseler çağırılmıştı. Program, bir düğün programı kadar yüklü idi. Gündüz sabah serinliğinde hareket edilecek, gece yarısından sonra mehtapta dönülecekti.

Ömer Bey Halil Hilmi Efendiyi de bir mektupla davet etmeyi ihmal etmemişti. Fakat o bu nezakete sadece «Allah bel⬠„* AM.u>cuuxı» uAc ıııuüaoeıe eıtı. ü.ım bilir, belki Bulgar kızı da bulunacaktı; ay ışığı altında sedef gibi pırüdıyan çıplak kolları ile yine oynıyacaktı. Fakat onun da Allah belâsını versin. Güzel bir yemeğin, mide fesadına uğramış hastayı tiksindirmesi gibi Bulgar kızının çıplak hayali de şimdi Halil Hilmi Efendiyi tiksindirmekten başka bir tesir yapamıyordu.

Eşref bu davetten pek memnun döndü. Ömer Beyi göklere çıkarıyor; «sapma kadar kibar adam doğrusu» diyordu.

Bununla beraber davetten Halil Hilmi Efendinin de bir kârı oldu. Ömer Bey bu sefer de Ahmet Masumu davet etmemişti. Doktor Arif Bey bu fırsattan istifade ederek baş muallimi bir yaylı topaç gibi kurdu, kurdu, sonra ortalığı tarumar etmek üzere kasabanın ana caddesine salıverdi. Onu ve onunla beraber de mühendis Deli Kâzımı.

* * *

Fakat her şeyin bir hududu vardır. Kekeme reis günün, birinde:

— Ne yapacağız arkadaşlar, dedi. Aldığımız emir üzerin geldik, her tarafı arayıp tanyarak yorulduk. Fakat bir şey bulamadık. Kaza idaresi merkezi aldatmış demiye pek dilim varmıyacak ama, doğrusu işi çok mübalâğalandırnrşlar. Siz de belki okumuşsunuzdur; bugünkü posta ile gelen İstanbul gazetelerine göre burada taş yağıp kıyamet kopuyormuş. Bana kalırsa keyfiyeti telgrafla mutasarrıfa bildirip avdet müsaadesi istemeliyiz. Yoksa mes'ul oluruz.

Âzamn hemen hepsi geç bile kalındığı reyinde bulundular. İşsiz güçsüz çarşıda, pazarda dolaşmıya utanır olmuşlardı. Ahali kendilerine tuhaf tuhaf bakmiya başlamıştı. Hattâ ara : sıra lastikli sözler bile sarf ediliyordu. Hakikaten burada han odalarında ve şunun bunun evinde daha fazla sefil olmakta mâna yoktu. Hem sancağa dönmeli, hem de doğrusu, fol yok, yumurta yokken ortalığı velveleye veren ve hazineyi zarara sokan kasaba idaresinden hesap istenmeliydi.

Köylere yağ sipariş etmiş bir cerrah ile yerli zenginlerden | birinin kızını istetmiş ve henüz cevap alamamış bir genç me¬mura göre bir iki gün daha beklemekte pek bir mahzur yoktu ama, mademki kısmet zenbili kalkmıştı. Reis telgrafı yazmadan evvel bir kere de kaymakam vekili ile görüşmek muvafık olacağını söylerken kapı açıldı ve Eşref elinde bir telgrafla soluk soluğa içeri girdi:

— Mutasarrıf bey geliyor. Bugün öğle ile ikindi arasında burada bulunacak.

XIX. İstanbulda

îstanbulda heyecan gittikçe çoğalmakta idi. Nidayı Hak ile Millet Sesi'ne öteki gazeteler de katılmışlardı. Vazife başında ağır surette yaralanan Sarıpınar kaymakamı zelzeleden bir gün sonra öldürülmüş, yirmi dört saat sonra tekrar diriltilmişti. (Daha fenası bu yanlış haber Ispartadaki ailesine de aksetmiş ve Halil Hilmi Efendi henüz sağ olduğunu karısına ve kayın babasına anlatmak için iki beyaz mecidiye telgraf parası vermişti).

Yıkılan yerlere, yaralanan ve ölen insanlara dair Sarıpmar-dan tafsilât ve rakam almak mümkün olmadığı için gazetelerde zarurî olarak edebiyata kuvvet veriliyor; taş ve toprak yığını haline gelen meçhul mahallelerin, enkaz altından gelen yaralı iniltilerinin, kucaklarında ölü süt çocukları ile dağlara, kırlara kaçan meçhul anaların tasvirleri halkı dehşetten titretiyordu. Şair Selim Şevketin Tepebaşı tiyatrosunda ahalinin gözyaşları arasında okuduğu manzume «Verin zavallılara» nın pabucunu hakikaten dama atmıştı. O kadar ki, gece yarısından sonra Kadıköyüne dönmiye vasıta bulamıyan şair, tiyatronun karşısındaki otelde bir oda tutmıya mecbur olmuştu. Her akşam, Lorya Beyin; Fethi Kostantaniyye piyesi başlamadan evvel bonjuru ve rugan iskarpinlerile sahneye çıkıyor ve her akşam ayni gözyaşı sellerini akıtıyordu. Tiyatronun açtığı iane defterine rağbet büyüktü. O kadar ki, inşat esnasında açıkgöz bir Rum garson elinde sakladığı bir ufak tabakla galeride dolaşır ve «verin zavallılara» diye kendi hesabına iane toplarken suç üstünde yakalanarak dayak yemişti. İane işini gazeteler de kendileri için bir izzeti nefis meselesi yapmışlardı. Muhbirleri ve daha başkalarını kapı kapı, dükkân dükkân dolaştırıyorlar, her gün toplanan parayı baş sayfalarda ilân ediyorlardı.

Gazeteler hep bir telden çalmıya devam etseydiJer mesele yoktu. Merhamet salgını normal seyrini yapacak ve bir iki hafta içinde kendiliğinden sönüp gidecekti. Fakat Sanpmardan bu neşriyatı az çok besliyecek bir sermaye gelmemesi, işleri karıştırdı. Gazeteler biribirlerinin idarehanelerde ve Meserret kıraathanesinde kaleme alman telgraf ve muhabir mektuplarındaki bazı ölçüsüz mübalâğaları yalanlamıya başladılar; hattâ havadis vermekte geri kalmış bir iki gazete, namuslarını temizlemek için, meselenin esası hakkında tehlikeli şüpheler ortaya attılar. Kalem kavgaları günden güne şiddetleniyor, hele Nidayi Hak ile Millet Sesi, kedi ile köpek gibi biribirierini yiyorlardı.

Belediye reisi ile kaymakamdan şiddetli bir zaparta yiyen Rıfat gazetesinin yağdırdığı telgrafları iki gün cevapsız bıraktıktan sonra üçüncü gün «memuriyeti gazeteciliğe mâni olduğunu» bildirerek iistifa etmişti. Fakat Çopur Resmî kös dinlemiş adamdı; Sarıpinardaki yakın dostları vasıtasile kurduğu şebekeden her gün aldığı haberleri alabildiğine şişirerek Nidayi Hak'a gönderiyor ve Sancak büyükleri arasında canından bıkan bulunmadığı için kimse buna ses çıkarmıyordu.

Kendi keşfettiği kemiği Nidayi Hak'a kaptırdığını gören Millet Sesi bir yandan onunla hırlaşırken, öbür yandan da Sa-rıpmarda, böyle nazik bir zamanda gazetelere doğru haberler verilmesine kimlerin, hangi mürteci kuvvetlerin engel olmıya cesaret ettiklerini soruyor, mesele çıkarıyordu. Gazetelerdeki ahenk bozulup zihinler tehlikeli bir surette ' karışınca dördüncü kuvvet birinciye baş vurdu ve mesele hakkında henüz «her türlü tereddüdü ve yanlış zanları izale edecek resmî bir tebliğ» verilmemiş olmasından şikâyet etti.

Читать дальше
Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «Değirmen»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «Değirmen» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё непрочитанные произведения.


Решад Гюнтекин - Птичка певчая
Решад Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Клеймо. Листопад. Мельница
Решад Нури Гюнтекин
Решад Гюнтекин - Ночь огня
Решад Гюнтекин
Решад Гюнтекин - Мельница
Решад Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - ÇALIKUŞU
Решад Нури Гюнтекин
Решад Гюнтекин - Зелёная ночь
Решад Гюнтекин
Решад Гюнтекин - Клеймо
Решад Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Листопад
Решад Нури Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Гнездото на окаяните
Решад Нури Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Чаликушу
Решад Нури Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Стара хвороба
Решад Нури Гюнтекин
Отзывы о книге «Değirmen»

Обсуждение, отзывы о книге «Değirmen» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.

x