Решад Нури Гюнтекин - Değirmen

Здесь есть возможность читать онлайн «Решад Нури Гюнтекин - Değirmen» весь текст электронной книги совершенно бесплатно (целиком полную версию без сокращений). В некоторых случаях можно слушать аудио, скачать через торрент в формате fb2 и присутствует краткое содержание. Город: a, Год выпуска: 1944, ISBN: 1944, Издательство: unknown, Жанр: Классическая проза, на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале библиотеки ЛибКат.

Değirmen: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «Değirmen»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

Temporarily absent.

Değirmen — читать онлайн бесплатно полную книгу (весь текст) целиком

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «Değirmen», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

— Mademki kaymakamımız da bizi tekdir etti, o halde bundan sonra elhap... Artık benden yana itiraz yok. Yalnız sırf hakikat namına doktor bey şu işi tenvir etsin. Kosvalı ihtiyar zelzeleden mi öldü, kangrenden mi?

İhtiyarlık ve hastalıktan az buçuk sersemlemiş olmasına rağmen doktorun ara sıra uyanan hergele bir tarafı vardı. Deli Kâzım sualinden ve ötekilerin acayip hallerinden bir şey ler sezinlediği, münakaşanın mevzuu hakkında kulağına bir parça bir şeyler çalındığı ve galiba birkaç kere yarasını gÖster-miye gelmiş olan ihtiyar mühacıra elinden gelebilecek her şeyi yaptığından emin bulunmadığı için saf bir tavırla:

— Yüzde yüz katiyetle bir şey söylenemez, dedi. Vücudun içinde değiliz ki... Kangren de mümkün... Zaten ayağını sürü-, yen bir ihtiyar için bir düşme, bir şok, hattâ kuvvetli bir heyecan neticesinde ölmek de mümkün... Doğruyu yalnız Allah bilir.

Evkaf müdürü:

— Öyledir. Fakat siz yine zannı âlinize göre bir rapor lûtfetseniz de muamelemizi ona istinat ettifsek, diyecekti. Fakat Deli Kâzımdan çekinerek ses çıkarmadı.

XIII. Muhacırlar

Balkan muharebesinden sonra Sarıpınara ardı arası kesil-miyen muhacir akınları gelmişti. Çayın karşı yakasındaki Gaziler ve Çaybaşı mahalleleri çeşit çeşit insanları ve arap saçı gibi karmakarışık meseleleri ile âdeta bir küçük Makedonya halinde idi. Bereket versin ne insanlar, ne de meseleler çayın beri kıyısına geçmiyorlar, muhacircikler bir yandan doğup bir yandan ölerek kendi yağlan ile kavrulup gidiyorlardı.

Belediyedje bir komisyonun muhtaçlara para dağıtmakta olduğu duyulunca bir akındır başladı. Bunların bir çoğu türk-çeyi dahi bilmedikleri için yardımın hangi cins muhtaçlara olduğunu arayıp soran pek azdı. Bir parça aklı erenler ise, «bizden âlâ muhtaç mı olur. Hangi babayiğit zelzele bizim ha-nümanlar kadar hanüman yıktı» diyorlardı.

Meselenin asıl baş döndürücü tarafı hangi cins muhtaçlara yardım edileceğini belediyedeki komisyonun da pek iyi keş-tirememesi idi. Zelzeleden üç saat evvel ölen kasabın anasına, kangrenden ölen Kosvalı ihtiyara pekâlâ cenaze parası verilmişti. Zelzelede korkudan çocuk düşürdüğünü iddia ederek on iki mecidiye tedavi parası alan bir kadımn da korkudan değil, Nevrekoplu bir ebenin kibrit başları ile yaptığı bir ilâçtan çocuk düşürdüğünü bilmiyen yoktu. Şu halde ötekilerin, viranelerde, üstü açık barakalarda bit, pislik, açlık ve hastalık içinde haşır neşir olan bunca yer yurt garibinin ne suçları vardı?

Reis, kalabalığa karşı belediye dairesinin kapılarını kapat-tırmıya mecbur olmuştu. Ara sıra Deli Kâzım nasihat vermek için balkona çıkıyor, evvelâ akıllı uslu konuşurken sonra birdenbire heyecana gelerek kalabalığı büsbütün azdıran tehlikeli ve ateşli nutuklar söylüyordu. Daha kötüsü komisyona aklı -başında istidalar gelmiye başlamıştı. Birisi ihtiyar anasının zelzele esnasında düşerek kötürüm olduğunu söylüyor, bir aile reisi evindeki duvarların tehlike teşkil edecek surette çatladığını iddia ediyor, eski jandarma kışlasına yerleştirilmiş olan kalabalık bir muhacir grupu damların çöktüğünü, merdivenlerin yıkıldığını haber veriyor ve bunların hepsi iddialarını ispat için doktor, mühendis, mahalle heyeti, jandarma tahkikatı istiyorlardı.

İhtiyar ananın kötürümlüğü ile zelzele arasında hakikaten bir münasebet var mı? Duvardaki çatlaklar hangi tarihten kalmadır; jandarma kışlasının zaten barınılmaz hale geldikten sonra camı çerçevesi sökülerek, hattâ yıkıldığı iddia edilen merdiven kolları ve basamakları yakılarak muhacirlere verildiğini komisyon azasının hepsi hatırlıyor.

Sadece yurdsuz ve aç olduklarını söyliyerek para istiyen-lere bu hususlara bakmakla mükellef devlet dairelerinin kapılarını göstermekle işin içinden çıkmak kolay. Fakat muayyen bir iddiaları olan ve tahkikat istiyen vatandaşları - hele sayıları biri, beşi, on beşi çok aşarsa - hangi kapıya göndermeli? S'abahtanberi burnunun üstündeki et benini sıkıntıdan çe-kiştire çekiştire iri bir kan çıbanı haline getirmiş olan belediye reisi:

— Beyler, akıl akıldan üstündür, dedi. Münasip görürseniz ben bir kere kaymakamla görüşmiye gideyim. Zaten vakit de gecikti. İsterseniz bugünlük işimize nihayet veririz.

Dağılma teklifine yalnız Deli Kâzım itiraz etti. Mesele nazik olduğundan, onun fikrince, değil akşama kadar, lâmbaları yakarak yarın sabaha kadar da çalışılabilirdi.

Belediye reisi:

— Celse tatil edilmiştir, dedi ve istidalardan bir kısmını çantasına koyarak kendini dışarı attı.

* * *

Belediye önündeki pandomimayı Hurşidin raporlarından ve daha başkalarından saati saatine haber alan kaymakam işin-nihayet kendine dayanacağını biliyordu. Belediye reisini görünce gülerek:

— Buyurun bakalım beyefendi, dedi. Hamamdan çıkmış gibi olduğunuza göre size «sıhhatler olsun» demek lâzım.

Reşit Bey kolundaki çantayı atarak: -

— Gülersiniz beyefendi gülersiniz, dedi, sizin tuzunuz kuru; belâyı başıma sardınız. Gülersiniz böyle...

Halil Hilmi Efendi:

— Size değil, halimize gülüyorum, dedi, darılmayın. Yalnız unutmıyalım ki, belâyı ben değil, mutasarrıf bey sardı başınıza...

Reis parladı:

— Ben komisyondan değil, Deli Kâzımdan şikâyet ediyorum. O tımarhane kaçkını aramızda olmasaydı işi bu hale getirir miydim ben?

— İyi ama, onu da musallat eden ben değilim başınıza... Ben sadece fikrimi söyledim. Kabul etmiyebilirdiniz.

— Öyledir. Rıfattan da ben mesulüm. Deli Kâzımdan da, her şeyden de... Kabahat hakikaten benimdir. Kendi salâhiyetim dahilindeki işleri kendi kısır aklıma göre halletmeyip daha akıllı bildiklerime danıştığım için...

Halil Hilmi Efendi belediye reisinin omuzunu okşiyarak gönlünü aldı:

— Aziz kardeşim... Biz biribirine hürmeti olan iki ağır başlı insanız. Bu meselelerin münakaşasına girersek çıkamayız işin içinden. Şimdi bize düşen başbaşa verip bir çıkar yol aramaktır. Bu, muhacırlar meselesi nedir bilir misin? Makedonya ve Trakyadan güç belâ canını kurtarmış bir alay yurt garibini buraya gönderdiler. Bu kadar insanı nereye yerleştireceğiz? Ne ile besliyeceğiz?

Bunları düşünmek yok. Allahtan başka dayanacak kimsesi olmıyan on iki lira aylıklı bir kaym'akam- ları var ya... Düşünsün kerata. Başka işi ne? Para istersin «inşallah, maşallah» diye atlatırlar, memur

istersin aldırmazlar. İki defa tekit edersin, cevap yok. «Akıl mı öğretiyorsun adama» tarzında bir haşlama yemeğe niyetin varsa bir üçüncü tekit yazarsın. Yoksa sesini kesersin. Muhacırlar da biraz bağırıp çağırdıktan sonra, bakarlar ki, aldıran yok; onlar da seslerini keserler çaresiz. Karacaahmedin meşhur tekkesindeki

miskinler gibi çayın öte tarafındaki mahallelerine kaparsın herifleri... Ne halde olduklarını görüp boş yere dertlenmemek için o taraflara da uğramazsın., olur, gider. Muhacırlar meselesi düne kadar bu vaziyette idi. Biçareler ümitlerini kestikleri için sessiz sedasız oturuyorlardı. Derken belediyede muhtaçlara para dağıtılıyormuş diye bir lâkırdı ortaya çıkınca hepsi birden ayaklandılar. Bu halde insanlara nasıl anlatırsın «sizi sarsan zelzele başka nevi zelzeledir» diye... İşin felsefesi bu, bence... Görüyorsunuz ne kadar samimî konuşuyorum. Şimdi ne yapacağımızı beraberce düşünelim aziz kardeşim.

Hurşide kimseyi içeri bırakmaması için sıkı sıkıya emir verilmiş olduğu halde, sözün burasında kapı birdenbire arkasına kadar açılmıştı. Çünkü gelen jandarma kumandanı idi.

Читать дальше
Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «Değirmen»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «Değirmen» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё непрочитанные произведения.


Решад Гюнтекин - Птичка певчая
Решад Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Клеймо. Листопад. Мельница
Решад Нури Гюнтекин
Решад Гюнтекин - Ночь огня
Решад Гюнтекин
Решад Гюнтекин - Мельница
Решад Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - ÇALIKUŞU
Решад Нури Гюнтекин
Решад Гюнтекин - Зелёная ночь
Решад Гюнтекин
Решад Гюнтекин - Клеймо
Решад Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Листопад
Решад Нури Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Гнездото на окаяните
Решад Нури Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Чаликушу
Решад Нури Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Стара хвороба
Решад Нури Гюнтекин
Отзывы о книге «Değirmen»

Обсуждение, отзывы о книге «Değirmen» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.

x