“Şimdiye kadar hayır, ama daha çok genciz.” Dudakları büyük bir gülümsemeyle kıvrıldı. Kesinlikle yapmacık bir gülüş değildi. Nash, onu gördüğü için mutluydu ama duyduğu sohbetten nefret etmişti. Kulak misafiri olan kişilerin nadiren hoşlarına giden şeyler duydukları söylenirdi.
“Her zaman şakacısın.” Genç kadın tezgâhın altına uzandı ve genç adama koyu renkli bir şişe uzattı. “Bu bağda yetiştirdiğimiz yeni merlot üzümlerinden. Şarap hakkında ne düşündüğünü bana söyle. Muhtemelen Yeni Yıldan sonra müşterilerimize ürünü tanıtacağız.
“Bu sene itiraflar yılı olacak değil mi?” Bunu yüksek sesle söylemek istememişti.
“Nasıl yani” diye sordu Leilia.
Nash, bu yılın kendisi ve Leilia için sevgiyle dolu olmasını ummuştu ama Kısmet Koyu’nun birbirlerine ait olduklarına inanmadığını tahmin ediyordu. Kasabadaki herkes, kaderin sevgilileri bir araya getirmede ne kadar önemli rol oynadığını bilirdi. “Önemli değil.” Genç adam şişeyi kaldırdı. “Bunun için teşekkür ederim. Beni daha sonra ara, istersen şarabı paylaşabiliriz.”
Genç kadın gülümsedi. “Tamam. Aklımda tutarım. Bu gece için planların var mı?”
Geceyi genç kadınla geçirmekle ilgili bir şeyler söylemesi gereken an, bu andı. Ama ne yazık ki söyleyemeyecekti. “Pek fazla bir şey yok. Gece evde olacağım.”
“Televizyonda yeni yıl topunun düşmesini mi seyredeceksin?” Genç kadın soruyu sorarken başını yana doğru eğmişti.
“Belki. O kadar geç vakte kalır mıyım, emin değilim.” Genç adam, o orada yokmuş gibi davranmaya çalışan Caprecia’ya baktı. Belki de onlara biraz mahremiyet sağlamaya çalışıyordu. Nash tam emin olamadı. “Gitmem gerek.” Başka bir şey söylemeden ayaklarının götürebildiği ne büyük hızla dükkândan çıktı. Attığı her adımda göğsünde kalbi hızla çarpıyordu.
Nash, dükkândan koşarak çıkmıştı. Leilia onun ardından gitmeliydi... Genç adam garip davranıyordu. Bir şeyler onun rahatsız ediyor olsa da, bu konu hakkında konuşmak istememişti. Genç adamı rahatsız eden konu hakkında genç kadının en küçük bir fikri bile yoktu. Keşke Percival Wright’a söz vermemiş olsaydı. Yeni Yıl akşamını Nash’le geçirebilirdi. Genç kadın, bu teklifi kabul ederken ne düşündüğünü hâlâ bilemiyordu. Percival iyi biriydi ama genç kadın onun hayatının aşkı olarak görmüyordu.
“Ben eve gidiyorum.” dedi Caprecia’ya. “Yarın bağda görüşürüz.” Şaraphane Yeni Yılın ilk gününde kapalıydı ama yarın onlar için yine de iş günüydü. Mutluluk Üzüm Bağı, evden uzakta bir evdi. Kasabadan yaklaşık 50 Km dışarıda ve üzerinde küçük çiftlik evi olan bir mülktü. Genç kadın, geceyi geçirmek üzere kullanmaları için hepsinin ayrı odası olan bu evi kız kardeşleriyle paylaşıyordu. Ancak kasabadaki işleri yüzünden bu çok sık olmuyordu.
Leilia arabasına doğru yürüdü ve arabaya bindi. Arabayı çalıştırdı ve ısınması için birkaç dakika bekledi ve sonra vitesi sürüş moduna getirip stüdyo dairesine doğru yola koyuldu. Dairesine vardıktan sonra hızla bir duş aldı ve randevusu için hazırlanmaya başladı. İşin sonunda pişman olmamayı umut ediyordu. Percival onu Cadı Kazanı’nda düzenlenecek bir çeşit partiye götürecekti. Kuzeni Esmeralda kahve dükkânının ortaklarından biriydi. Parti için Üzüm Aromaları’ndan birkaç kasa pembe şampanya sipariş etmişlerdi. Yeni Yılı karşılarken bunları kullanacaklardı.
Genç kadın saçlarını kuruttu ve parlayıncaya kadar onları fırçaladı. Sonra neredeyse kalçasına kadar yırtmacı olan uzun mavi bir etek ve üzerine uzun kollu dantel işlemeleri olan siyah bir bluz giydi. Ondan sonra topukları yaklaşık sekiz santimetre olan sandaletleri ayağına geçirdi. Leilia fırsatı geldiğinde giyinmeyi severdi. Güzel şeyler giymek için çok fazla şansının olması ne kadar da kötüydü.
Kapının çalınmasıyla birlikte düşüncelerinden sıyrıldı. Genç kadın açmak üzere kapıya yöneldi. Percival kapının diğer tarafında koyu renk bir takım elbise ve gözlerine uyan yeşil kravatıyla zarif görünüyordu. Genç adam, bir gül uzattı. “Neden hoşlandığından pek emin olamadım. Umarım bu iyi bir seçimdir.”
Leilia gülü aldı ve kokladı. Genç kadın bütün çiçekleri sevse de güller onun en sevdiği çiçek değildi. Gerçi genç adamın bunu bilme şansı yoktu. “Teşekkür ederim.” dedi. “Çok güzel.”
İpek gibi bir sesle “Sen de öyle.” diye cevap verdi genç adam. Genç adamın bu cevabı genç kadını nedense rahatsız etmişti. “Hazır mısın?”
“Evet” dedi genç kadın ve çiçeği tezgâhın üzerine bıraktı. Leilia muhtemelen çiçeği suya koymalıydı, ama buna lüzum görmemişti. Neden bunu yapıyordu ki? Bunun anlamı neydi? Percival ona uygun biri değildi ama yinede onunla buluşmayı kabul etmişti. Genç kadın iç çekti ve kendini genç adamın eşliğinde geçireceği gece için hazırladı. Teklifi kabul etmişti ve şimdi sözünden dönmesi için çok geçti. Mantosunu alıp giydi ve kapıdan çıkan genç adamı takip etti.
Cadı Kazanı’na ulaşmaları çok zaman almamıştı. İçeri girdiklerinde mantosunu asan genç kadın dekorasyonu incelemeye başladı. Esmeralde ve Tristan kendilerini aşmışlardı. Kahve dükkânın etrafını saran küçük beyaz ışıklar ile her yerde balonlar vardı.
“Buradasın” diye bağıran Esmeralda, Leilia’yı çabucak kucakladı. “Sana bir şey getireyim mi?”
“Hayır.” diye cevapladı Leilia. “Böyle iyiyim.”
Esmeralda Percival’a döndü. “Tristan seni arıyordu. Sanırım tezgâhın arkasında. Git ve ona bir merhaba de.”
“Birazdan giderim.” Percival, Tristan’ın olduğu yöne doğru bir göz attı.
“Sen bilirsin.” dedi Esmeralde genç adama. “Müşterilerle ilgilenmem gerek.” Genç kadın Leilia’ya döndü, “Bana veda etmeden sakın gitme.” dedi.
Hemen sonrasında Esmeralda ilgi alanına giren bir başka kişiyle konuşmak üzere uzaklaştı. İşte kuzeni böyleydi. Hayatı her zaman parti gibi yaşardı.
“Bir şeyler içmek ister misin?” Leilia neredeyse gözlerini devirecekti. Esmeralda’nın az önce ona bunu sorduğunu duymamış mıydı?
“Hayır.” Genç adamın ilgisizliğini cezalandırmayacaktı. Hiçbir faydası olmazdı. Genç kadın ne diyeceğini bilemedi. “Daha sonra bir tane alırım.”
“Eğer senin için mahzuru yoksa ben bir tane alacağım.” Percival genç kadını yalnız bırakarak, içeceklerin servis edildiği en yakın bölüme gitti. Tristan orada başka biriyle konuşuyordu. Percival’ın ona doğru yaklaştığını gördüğünde gülümsemeye başladı. Günlerdir birbirlerini görmüyormuşçasına selamlaştılar. Leilia bunun öyle olmadığını biliyordu ama bir nedenle bu durum da onu rahatsız etmişti.
Cadı Kazanı’na geleli daha on beş dakika bile olmadan Percival en iyi arkadaşını ona tercih etmişti bile. Aslında genç kadın onu suçlamıyordu zira Nash burada olsaydı o da aynı şeyi yapardı. Percival’in ona özel muamele göstermesini beklemese de, genç adamın bir centilmen gibi davranmasını isterdi.
Parlak zırhı olan şövalye buraya kadardı. Genç adamın kendisini özel hissettirecek şeyler yapmaması aslında iyiydi. Percival’ın yakın zamanda gelmeyeceği aşikârdı. Genç kadın konuşmak için birilerini bulabilirdi ama nedense bu düşünce onu daha da rahatsız etti. Ayrıca konuşmak isteyeceği tek bir kişi vardı ve o burada değildi. Belki de randevuyu, genç kadını daha da fazla hayal kırıklığına uğratmadan iptal etmeliydi. Kimi kandırıyordu ki? Randevu, daha başlamadan onu hayal kırıklığına uğratmıştı...
Читать дальше