Решад Нури Гюнтекин - ÇALIKUŞU

Здесь есть возможность читать онлайн «Решад Нури Гюнтекин - ÇALIKUŞU» весь текст электронной книги совершенно бесплатно (целиком полную версию без сокращений). В некоторых случаях можно слушать аудио, скачать через торрент в формате fb2 и присутствует краткое содержание. Город: a, Год выпуска: 1922, ISBN: 1922, Издательство: неизвестен, Жанр: Исторические любовные романы, на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале библиотеки ЛибКат.

ÇALIKUŞU: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «ÇALIKUŞU»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

Evleneceğinden önceki gün Feride nişanlısı Kâmrann daha önceden kendisini aldattığını öğrenir. Bunun üzerine Feride kaldığı teyzesinin evini terk eder ve Fransız Lisesinde aldığı eğitime güvenerek Anadoluda öğretmenlik yapmaya karar verir. Anadolunun çeşitli şehirlerinde öğretmenlik yapar. Bu görevi sırasında Feride Anadolu insanının sorunlarıyla karşı karşıya gelir. Genç ve güzel bir kadın olan Feride gittiği yerlerde rahata eremeyecek sürekli yapılan dedikodular nedeniyle günleri üzüntü içinde geçecektir.

ÇALIKUŞU — читать онлайн бесплатно полную книгу (весь текст) целиком

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «ÇALIKUŞU», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Bunlardan biri yoldan geçen yaşlıca bir komşunun ta burnunun ucuna tesadüf etmesin mi?

Adamcağız neye uğradığını anlayamamıştı. Şaşkın şaşkın etrafına bakıyor, fakat başını ağaca kaldırmaya akıl edemiyordu.

Sesimi çıkarmasam, olduğum yerde kımıldamasam belki de münasebetsiz bir kuşun, tepesinden geçerken düşürdüğü bir çekirdek sanarak çekilip gidecekti. Fakat son derece korkmuş ve utanmış olmama rağmen, kendimi tutamadım, gülmeye başladım.

Adamcağız iri bir dalın üstüne ata biner gibi oturmuş, at gibi bir kızın arsız arsız güldüğünü görünce dayanamadı. Hiddetten kaşını, gözünü oynatarak:

- Bravo hanım kızım, dedi. Hiç yakıştıramadım, maşallah sizin gibi erişmiş, yetişmiş koskoca bir hanıma...

O dakikada yer yarılsa yerin içine girecektim. Biçare Per-kal basması kimbilir ne renklere girmişti? Ağaçtan düşmek tehlikesine rağmen, ellerimi mektep gömleğimin göğsü üzerine kavuşturdum, hafifçe boynumu büktüm.

- Beni affediniz beyefendi, dedim. Kaza vallahi... Daha doğrusu dikkatsizlik...

Bu masum yalvarma jesti mektepte sörler ve dindar talebelerin Meryem ve Isa karşısında dua ederken aldıkları bir jestti. Tesiri herhalde çok zaman tecrübe edilmişti. Asırlarca müddetle bu ilahi ana oğlu bile kandırmış olduğuna göre, bu ihtiyarcığı da haydi haydi rikkate getirecekti.

Tahminimde aldanmamıştım. Komşu, bu riyakâr nedamete ve sesimdeki titreyişe aldandı, yumuşadı; neyse bana güzelce bir şey söylemek lüzumunu hissederek:

- Böyle dikkatsizliklerin yetişmiş bir küçükhanıma zararı dokunabileceğini düşünmüyor musunuz? dedi.

Maksadı gayet iyi anladığım halde, gözlerimi açarak:

- Niçin acaba efendim? dedim.

Elini güneşin yandan vuran ışıklarına siper ederek dikkatli dikkatli bana bakıyor, gülüyordu:

- Mesela sizi oğluma almakta tereddüt edebilirim. Ben de güldüm.

- O cihetten sigortalıyım beyefendi; zaten uslu bir kız olsam da almazdınız.

- Nereden biliyorsunuz?

- Çünkü benim ağaca çıkmak, kiraz çekirdeği atmaktan çok daha büyük suçlarım vardır... Bir kere zengin değilim... işittiğime göre zengin olmayan kıza pek iltifat eden olmazmış... Sonra güzelliğim de yok... Bana sorarsanız bu, fukaralıktan daha büyük bir kusur...

Bu sözler, ihtiyar beyi pek eğlendirmişti.

- Siz çirkin misiniz kızım? dedi. Somurttum:

- Ne demezsiniz? dedim. Ben kendimi bilmez miyim? Kız dediğiniz böyle mi olur? Uzun boy, sarı saç, mavi yahut yeşil gözler lâzım...

Bu ihtiyar bey vaktiyle biraz yaramazmış galiba... Acayip bir bakış ve değişik bir sesle:

- Ah, zavallı çocuğum, dedi. Sen güzelliğin ne olduğunu anlayacak, kendinin ne olduğunu fark edecek yaşta mısın acaba? Her neyse... Sizin adınız ne bakayım?

- Çalıkuşu...

- Bu, nasıl isim böyle?

- Pardon, beni mektepte böyle çağırırlar da... Asıl ismim Feride. Kendim gibi yuvarlak, zarafetsiz bir isim.

- Feride Hanım... Sizin adınız da kendiniz gibi güzel, emin olun... Keşke oğluma sizin gibisini bulsam...

Bilmem neden, bu kibar tavırlı, tatlı sesli adamla gevezelik etmek hoşuma gidiyordu:

- Şu halde kendilerine de kiraz atabileceğim demek? dedim.

- Elbette... Elbette... Ona ne şüphe...

- Yalnız şimdilik müsaade edin de size birkaç kiraz vereyim. Beni affettiğinizi ispat için bunları mutlaka almanız lâzım... iki dakika...

Bir sincap hafifliğiyle dallara tırmanmaya başladım, ihtiyar komşu, ellerini yüzüne kapatarak:

- Aman dallar çatırdıyor... Sebep olacağım... Düşeceksiniz Feride Hanım, diye bağırıyordu.

Ben bu telaşa aldırmıyor, söyleniyordum:

- Merak etmeyin... Düşmeye o kadar alışığım ki... Mesela yakın olsak şakağımda bir yara izi görürdünüz. Bir iz ki; bütün öteki güzellikleri tamamlar...

- Aman kızım... Düşeceksiniz...

- Bitti efendim, bitti... Yalnız, onları size nasıl vereceğim? Buldum efendim, ona da çare buldum...

Önlüğümün cebinden mendilimi çıkardım, kirazları içine doldurarak bir çıkın gibi bağladım:

- Mendili hiç merak etmeyin... Henüz burnumu silme-dim... Gayet temizdir... Şimdi onu yere düşürmeden tutmanızı rica ederim... Bir... İki... Üç...

ihtiyar komşu, beklenmez bir çeviklikle kiraz mendilini yakalamıştı.

- Çok teşekkür ederim kızım, dedi. Yalnız ben şimdi mendilinizi nasıl iade edeceğim?

- Ziyanı yok... Size hediyem olsun!

- Nasıl olur?

- Niçin olmasın? Hem başka bir şey de var... Ben, birkaç güne kadar pansiyona döneceğim... Bizim mektepte bir âdet vardır... Kızlar tatil günlerinde genç erkeklerle kur yaparlar, sonra mektep açıldığı zaman bunları birbirlerine anlatırlar. Ben, daha böyle bir şey beceremediğim için yanlarında küçük düşüyorum. Yüzüme karşı bir şey söylemeye cesaret edemiyorlar ama muhakkak benim ahmaklığımla eğleniyorlar... Bu sefer ben, bir şey kurdum... Mektebe gittiğim zaman mühim bir sırrım varmış gibi başımı önüme eğip düşüneceğim, mahzun mahzun gülümseyeceğim. Onlar: "Çalıkuşu, sende bir şey var!" diyecekler... Gevşek gevşek, "Hayır... Nem olacak?" diyeceğim... inanmayacaklar, beni sıkıştıracaklar... O vakit: "Peki, öyleyse... Ama kimseye söylemeyeceksiniz, yemin edeceksiniz!" diyeceğim ve bir yalan uyduracağım.

- Ne yalanı?

- Sizinle tanışmam bu yalanı kolaylaştırıyor... "Duvarın üzerinde sarışın, uzun boylu bir erkekle kur yaptık, birbirimize!" diyeceğim... Tabii, beyaz saçlı diyemem... Hem siz küçükken sarışınmışsınız galiba... Arkadaşların huyunu bilirim, "Ne konuştunuz?" diye soracaklar... "Beni güzel bulduğunu söyledi," diye yemin edeceğim... Ben de mendil içinde kiraz verdim, demek tabii münasebet almaz... Gül verdim diyeceğim... Fakat bu da olmadı... Gülü mendil içinde vermek âdet değildir... Hediye mendil verdim, derim olur biter...

Biraz evvel birbirimizle kavga etmemize bıçak sırtı kaldığı halde şimdi ihtiyar komşu ile gülüşüyor, ayrılırken birbirimize el sallıyorduk...

*

O senenin yazında bu ağaca çıkmak illeti yüzünden başıma bir şey daha geldi.

Bir ağustos mehtabı gecesiydi. Köşke bir alay misafir gelmişti. Bunlar arasında Neriman diye yirmi beşlik bir dul vardı ki, ara sıra köşkü şereflendirmesi bir vaka olurdu.

Dünyada kendilerinden başka kimseyi beğenmeyen teyzelerimden alık hizmetçi kızlara kadar herkes bu kadına hayrandı.

Neriman'ın çok sevdiğini söyledikleri kocası bir sene evvel ölmüştü. Bunun için daima siyah giyerdi. Fakat bende öyle bir his vardı ki, siyah bu kadının sarışın çehresine çok iyi gitmese; matem devam etmeyecek, elbiseler takımıyla çöplüğe atılacaktı.

Neriman; kedi, köpek okşar gibi hareketlerle beni de avlamaya çalışmıştı. Fakat nedense ben, ona ısınamamıştım. Aramız hayli şekerrenkti. Bana yaptığı avansları daima soğuk karşılıyordum.

O soğukluk hâlâ devam etmesine rağmen, şimdi itiraf etmeye mecburum ki, bu Neriman, haincesine güzeldi. Benim onda çekemediğim şey fazla koketliğiydi. Yalnız, kadınlar arasında bulunduğu zaman şöyle böyle çekiliyordu. Fakat araya kazara bir erkek karışacak oldu mu yüzü değişiyor, sesi, kahkahaları, bakışları bambaşka oluyordu. Hasılı, benim mektepteki saman altından su yürüten arkadaşlarım daha fen-lenmişti...

Kocanın lakırdısı açıldıkça bu kadının: "Benim için artık hayat bitti!" diye bir yalancı teessür rolü oynayışı vardı ki, beni mahvederdi. O, böyle yaparken ben, fena halde içerler: "Karşına dişe dokunacak biri çıksın, görürüz!" diye söylenirdim.

Читать дальше
Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «ÇALIKUŞU»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «ÇALIKUŞU» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё непрочитанные произведения.


Решад Гюнтекин - Птичка певчая
Решад Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Клеймо. Листопад. Мельница
Решад Нури Гюнтекин
Решад Гюнтекин - Ночь огня
Решад Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Değirmen
Решад Нури Гюнтекин
Решад Гюнтекин - Мельница
Решад Гюнтекин
Решад Гюнтекин - Зелёная ночь
Решад Гюнтекин
Решад Гюнтекин - Клеймо
Решад Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Листопад
Решад Нури Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Гнездото на окаяните
Решад Нури Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Чаликушу
Решад Нури Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин - Стара хвороба
Решад Нури Гюнтекин
Отзывы о книге «ÇALIKUŞU»

Обсуждение, отзывы о книге «ÇALIKUŞU» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.

albina 26 марта 2021 в 14:22
Легко учить язык
x