Morgan Rice - Kardeşlerin Yemini

Здесь есть возможность читать онлайн «Morgan Rice - Kardeşlerin Yemini» — ознакомительный отрывок электронной книги совершенно бесплатно, а после прочтения отрывка купить полную версию. В некоторых случаях можно слушать аудио, скачать через торрент в формате fb2 и присутствует краткое содержание. ISBN: , Жанр: foreign_fantasy, Героическая фантастика, fantasy_fight, на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале библиотеки ЛибКат.

Kardeşlerin Yemini: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «Kardeşlerin Yemini»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

KARDEŞLERİN YEMİNİ’nde Thorgrin ve kardeşleri Guwayne’i bulmaya daha da büyük bir kararlılıkla ölüler diyarından çıkarlar ve düşmancıl ve onları akıllarına hayallerine gelmeyecek yerlere götüren bir denize açılırlar. Guwayne’i bulmaya yaklaştıkça, zorluklar onları son güçlerine kadar sınavdan geçirecek, tüm eğitimlerini sergilemelerini gerektirecek ve kardeşler olarak tek bir beden gibi bir arda durmaya zorlayacak sınavlardan geçerler. Darius İmparatorluğa karşı gelir ve bir ordu kurarak cesurca bir köle şehrinin ardından diğerini serbest bırakır. Korunaklı şehirlere ve kendisininkinden bir kat daha büyük bir orduya karşı savaşırken, içgüdülerinin ve cesaretinin tamamını kullanarak kararlılıkla hayatta kalmaya, kazanmaya, bedeli ne olursa olsun, hayatı pahasına bile özgür kalmaya çalışır. Başka bir seçeneği kalmayan Gwendolyn halkını İmparatorluğun kimsenin gitmediği kadar derinliklerine götürür ve efsanevi İkinci Halka’yı bulmaya çalışır… Orası halkının hayatta kalması için son şansı olmasının yanı sıra Darius için de son şanstır. Ancak oraya giderken, yolda dehşet verici canavarlarla, zorlu topraklarla ve halkının arasında kendisinin bile durdurması mümkün olmayabilecek bir isyanla karşı karşıya kalır. Erec ve Alistair halklarını kurtarmak için İmparatorluğa gitmek üzere denize açılırlar ve yolda bir ordu kurma kararlılığıyla ufak adalarda dururlar… Şaibeli oldukları bilinen paralı askerlerle bile uğraşma pahasına bunu yapmaya kararlıdırlar. Godfrey kendisini Volusia şehrinin göbeğinde bulur, ancak planı gitgide kötüye giderken başı büyük bir derde girer. Yakalanıp tutsak edilir, infaz edilmesi kararlaştırılır ve kendisi bile bu durumdan bir çıkış yolu bulamaz. Volusia en karanlık büyücülerle bir anlaşma yapar ve daha da güçlü olma hırsıyla yükselmeye ve karşısına çıkar her yeri istila etmeye devam eder. Her zamankinden daha güçlü hale gelince, savaşını İmparatorluk Başkenti’nin basamaklarına kadar götürür… Ta ki kendi ordusunu bile gölgede bırakan tüm İmparatorluk ordusunu karşısına alıp, destansı bir savaş için zemini hazırlayana dek. Thorgrin Guwayne’i bulabilecek mi? Gwendolyn ve halkı hayatta kalak mı? Godfrey kaçabilecek mi? Erec ve Alistair imparatorluğa ulaşabilecek mi? Volusia bir sonraki İmparatoriçe olabilecek mi? Darius halkını zafere ulaştırabilecek mi?KADŞEŞLERİN YEMİNİ sofistike dünya oluşumuyla ve özellikleriyle arkadaşlara ve aşıklara, rakiplere ve kur yapanlara, şövalyelere ve ejderhalara, entrikalara ve politik entrikalara, reşit olmaya, kırılan kalplere, aldatmacaya, hırsa ve ihanete dair destansı bir öykü. Şeref ve cesaretle, kaderle ve yazgıyla, büyücülükle ilgili bir öykü. Bizleri asla unutmayacağımız ve her yaşa ve cinsiyete hitap eden bir dünyaya götüren bir fantezi.

Kardeşlerin Yemini — читать онлайн ознакомительный отрывок

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «Kardeşlerin Yemini», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Kendrick kendilerini toplamak ve ne olduğunu anlamaları için hiç vakit vermedi. Öne atılıp karşılaştığı ilk adamı bıçakladı. Brandt, Atme, Steffen ve yanlarındaki onlarca Gümüş üyesi işin içine girip silahlarını askerlere saplarken bağırıyorlardı. Gwen'in adamları müthiş bir kinle dolmuş, imparatoluğa karşı intikam duygusuyla yanıp kavruldukları ve o mağarada uzun günler hiç bir şey yapmadan oturdukları için savaşa susamışlardı. Halka'yı terk ettiklerinden beri Gwen hepsinin öfkelerini İmparatorluk'a kusmak için can attıklarını biliyordu ve bu savaş, tüm duygularını açığa çıkarmak için mükemmeldi. Halkından her birinin gözlerinden bir ateş, Halka'da ve Yukarı Adalar'da sevdikleri ve kaybettikleri insanların ruhunu taşıyan bir ateş çıkıyordu.Bu aştıkları deryalar boyu taşıdıkları intikam isteğiydi. Bir çok yönden köylülerin davalarının dünyanın bu ucunda bile kendi davaları olduğunun farkındaydı.

Dirsek dirseğe dövüşen adamlar haykırıyordu, Kendrick ve diğerleri hızlarını kullanarak mücadelenin en yoğun olduğu yerde yollarını kılıçlarıyla yararak ilerliyor, daha kendilerini toparlamadan İmparatorluk askerlerini bir bir yıkıyorlardı. Kendrick iki darbeyi zırhıyla savuşturup, dönüp bir tanesinin yüzünü dağıtmasını, ardından diğerinin göğsünü yarışını gururla izledi. Brandt'in, askerin ayaklarını tekmeleyerek onu yerden kesip, kılıcını iki eliyle tutarak adamı sırtından göğsüne kadar bıçakladığını gördü. Steffen'ın kısa kılıcını tutup bir askerin bacağını kestiğini sonra öne gelip diğerini kasıklarından tekmeleyip kafa atarak bayıltmasını izledi. Atme topuzunu savurup tek bir darbeyle ikisini aşağı indirdi.

"Darius!" diye bağırdı bir ses.

Gwen, Sandara'nın yanı başında durup savaş alanını işaret ettiğini gördü.

"Kardeşim!" diye haykırdı.

Gwen yerde sırt üstü yatan, İmparatorluk tarafından çevrilerek daraltılan çemberde Darius'u gördü. Kalbi endişeyle dolsa da Kendrick öne atılıp kalkanını kaldırark Darius'u yüzüne inmekte olan bir baltanın darbesinden kurtardığını görünce gururlandı.

Sandara bağırdı, Gwen nasıl rahatladığını ve kardeşini ne kadar sevdiğini görebiliyordu.

Gwendolyn uzandı ve yanında muhafızlık eden askerlerin birinden bir ok aldı. Yayını yerleştirerek geri çekti ve nişan aldı.

"OKÇULAR!" diye bağırdı.

Etrafındaki düzinelerce okçu nişan alıp yaylarını geri iterek emrini beklemeye başladılar.

"ATEŞ!"

Gwen yayını adamlarının üstünden gökyüzüne bırakırken düzinelerce okçusu da ateş etti.

Yaylım ateşi kalan İmparatorluk askerlerinin en kalabalık olduğu yere gidince düzinelerce asker dizlerinin üstüne çığlıklar atarak düştü.

"ATEŞ!" diye tekrar bağırdı.

Bir ateş daha açıldı ve ardından takip eden bir başkası daha.

Kendrick ve tüm adamları hızla ilerleyerek oklardan dolayı dizlerinin üstüne çöken adamların hepsini öldürdüler.

İmparatorluk askerleri köylülere saldırmayı bırakıp bunun yerine orduyu geri döndürüp Kendrick'in adamlarıyla karşılaşmak zorunda kaldılar.

Bu köylülere büyük bir fırsat tanıdı. Öne doğru saldırırken korkunç çığlıklar atarak İmparatorluk askerlerini sırtlarından bıçakladılar, artık her iki taraftan katlediliyorlardı.

İmparatorluk askerleri iki düşman kuvvetin ortasında kalınca sayıları hızla azalmaya başlamış ve nihayet pusuya düşürüldüklerini anlamaya başlamışlardı. Yüzlerce asker kısa süre sonra onlarca sayıya indi ve geride kalanlar koşarak kaçmaya çalıştılar. Zertalarıysa ya öldürülmüş ya da tutsak alınmıştı.

Askerler de yakalanmadan veya öldürülmeden önce fazla kaçamadılar.

Artık hem köylülerden hem de Gwendolyn'in adamlarından zafer çığlıkları yükseliyordu. Hepsi tezahürat ederek bir araya toplandılar, birbirlerine kardeşçe sarıldılar. Gwen de topuklarının dibinde Krohn'la beraber yamaçtan çabucak inerek onlara katıldı. Etrafını adamları çevirdi, ter ve korku havayı yoğun biçimde dolduruyordu. Çöl zeminine taze kan akıyordu. Bugün, burada Halka'da olup biten her şeye rağmen Gwen bir zafer anını yaşadığını hissetti. Burada, çölde büyük bir zafer yaşanıyordu. Köylüler ve Halka'nın sürgündeki insaları bir araya gelmiş, düşmana meydan okumak için birleşmişlerdi.

Köylüler çok sayıda iyi adamlarını, Gwen ise kendi adamlarından bazılarını kaybetmişti ancak en azından Darius'un kurtulduğunu, hala hayatta olduğunu ve dengesiz de olsa ayağa kalktığını görünce rahatladı.

Gwen, İmparatorluk'un daha milyonlarca adamı olduğunu biliyordu. Hesap gününün geleceğinin farkındaydı.

Yine de o gün bugün değildi. Bugün en akıllıca kararı vermemişti belki ama en cesur kararı almıştı. Doğru olanı yapmıştı. Bunun, babasının vereceği bir karar olduğunu biliyordu. En zor yolu seçmişti. Doğru olanın zorlu yoluydu bu. Adalet yoluydu. Cesaret yoluydu. Ne pahasına olursa olsun bugünü yaşamıştı.

Bugün gerçekten yaşadığını hissediyordu.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Volusia taş balkonda durup aşağıya, önünde uzanan Maltolis'in kaldırım taşlı avlusuna bakıyor ve uzakta Prens'in boylu boyunca yerde yatan hareketsiz bedenini ve uzuvlarının garip bir şekilde uzanışını görüyordu. Buradan bakılınca çok uzakta, küçücük ve güçsüz görünüyordu. Sadece bir kaç dakika önce İmparatorluk'un en güçlü hükümdarlarından biri olduğunu düşününce Volusia hayrete düştü. Hayatın ne kadar kırılgan, gücün ise aslında ne büyük bir yanılsama olduğunun ve hepsinden önemlisi artık nasıl bir sonsuz güce sahip olup gerçek bir tanrıçaya dönüştüğünün yanı sıra her hangi birinin üstünde istediği şekilde hayat veya ölüm gücüne sahip olduğunun bir anda farkına vardı Şimdi kimse, kudretli bir prens bile onu durduramazdı.

Orada durup önüne bakarken, şehir boyunca binlerce insanın, Maltolis'in dehşet duyan vatandaşlarının haykırışlarının yankılarını duyuyordu, sesler avluyu doldururken bir çekirge istilasını andırıyordu. Ağıt yakıp bağırıyorlar, kafalarını taştan duvarlara vuruyorlardı, kendilerini öfkeli çocuklar gibi yerden yere atıyor ve kafalarındaki saçları yoluyorlardı. Bu insanlara bakınca Maltolis'in insaniyetli bir lider olduğunu düşünüyor olmaları onu hayrete düşürdü.

"PRENSİMİZ!"diye bağırdı içlerinden biri, diğerlerinde yankı bulan bu haykırışla hepsi öne atılıp deli Prens'in vücuduna kapanıp hıçkırarak ağlıyor, ona sarılırken titreyerek kendilerinden geçiyorlardı.

"SEVGİLİ BABAMIZ!"

Birden çanlar tüm şehir boyunca birbirlerinde yankı bularak çaldı. Volusia, bir kargaşa sesi duyunca gözlerini kaldırdı ve Maltolis'in yüzlerce birliğinin şehir kapılarından aceleyle geçerek şehrin avlusuna ikişerli sıra halinde geldiklerini ve onları içeri almak için kale kapısının kalktığını gördü. Hepsi Maltolis'in kalesine ilerliyordu.

Volusia bu şehri sonsuza dek değiştirecek bir harekette bulunduğunu biliyordu.

Aniden odasının kalın meşe kapısında Volusia'nın zıplamasına sebep olan ısrarlı bir vuruş duydu. Kapı hiç durmadan çalınıyordu, beraberinde onlarca asker sesi, zırhlarının çınlaması, bir koç başının Prens'in odasının kalın meşe ağacına ısrarla vurulmasından oluşan seslerin karışımını getiriyordu. Volusia elbette kapıyı kilitlemişti, bir adım kalınlığında olan ve her türlü istilaya dayanması gereken kapı ise adamların diğer taraftan duyulan bağırışlarıyla beraber menteşelerinden esniyordu. Her darbeyle biraz daha bükülüyordu.

Читать дальше
Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «Kardeşlerin Yemini»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «Kardeşlerin Yemini» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё непрочитанные произведения.


Отзывы о книге «Kardeşlerin Yemini»

Обсуждение, отзывы о книге «Kardeşlerin Yemini» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.

x