• Пожаловаться

Решад Нури Гюнтекин: Değirmen

Здесь есть возможность читать онлайн «Решад Нури Гюнтекин: Değirmen» весь текст электронной книги совершенно бесплатно (целиком полную версию). В некоторых случаях присутствует краткое содержание. Город: a, год выпуска: 1944, ISBN: 1, издательство: unknown, категория: Классическая проза / на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале. Библиотека «Либ Кат» — LibCat.ru создана для любителей полистать хорошую книжку и предлагает широкий выбор жанров:

любовные романы фантастика и фэнтези приключения детективы и триллеры эротика документальные научные юмористические анекдоты о бизнесе проза детские сказки о религиии новинки православные старинные про компьютеры программирование на английском домоводство поэзия

Выбрав категорию по душе Вы сможете найти действительно стоящие книги и насладиться погружением в мир воображения, прочувствовать переживания героев или узнать для себя что-то новое, совершить внутреннее открытие. Подробная информация для ознакомления по текущему запросу представлена ниже:

Решад Нури Гюнтекин Değirmen

Değirmen: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «Değirmen»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

Temporarily absent.

Решад Нури Гюнтекин: другие книги автора


Кто написал Değirmen? Узнайте фамилию, как зовут автора книги и список всех его произведений по сериям.

Değirmen — читать онлайн бесплатно полную книгу (весь текст) целиком

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «Değirmen», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема

Шрифт:

Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Bu da Yuşa tepesindeki gece gibi hayatta bir daha geri dönmesine imkân olmıyan bir geceydi. Farkı, bunun artık bir son olduğunu acı acı bilmesinde idi.

Havadaki bunaltıcı sıcağa karşı pencereler fora edilmiş,

ilkönce ondan çekiniyor gibi görünen Bulgar kızı, biraz sonra |sormalı cepkeninden başlıyarak hemen büsbütün soyunmuştu. Kız oyun esnasında iki kere kaymakamın önüne gelmişti. Bir keresinde ona sırtını çevirerek dizlerini yere koymuş, sonra yavaş yavaş vücudunu arkaya kaykıltarak başını Halil Hilmi Efendinin dizlerine yaslamıştı.

Tavandaki lüküsün mavimsi ışığına karşı kucağında yatan çehre, - yanak ve dudaklarının ıslak boyaları ile, sürmeli kirpikleri arasında eritilmiş altın gibi sızan bakışları ile - Hükümette gördüğü çehreden nekadar başka idi. Diz kapaklarından çenesine kadar genç vücudunun bütün adaleleri yay gibi gerilmiş, tül göğüslüğünün altında meme uçları dimdik, çıplak omuzlarını hafif hafif dalgalandırıyor, parmaklarının ucunda ziller âdeta insan gibi konuşuyor.

Meslek hayatında bunca yıl «çıplak kadın oynatıyorlar» diye dehşetle dinlediği hikâyeler bundan başka bir şey miydi?

Halil Hilmi Efendi gittikçe açılan sabaha karşı gözlerini sımsıkı yumarak Bulgar kızının böyle tepeden aşağı bakıldığı zaman tanınmıyacak kadar başkalaşan çehresini, kabarmış gö-rilmiş, tül göğüslüğünün altmda meme uçları dimdik, çıplak olan kısmı bir kere daha gördü. Bu gecenin bir zelzele ile bitmesinden daha tabiî ne olabilirdi?

* * *

Bulgar kızı!.. Bu da ayrı bir mesele idi.

«Sarıpınar» m dağ köylerinden birinde Çerkez Murat diye bir at hırsızı yaşardı. Birinci Yunan muharebesi zamanlarında bu serseri birkaç sene ortadan kaybolmuş, sonra günün birinde yanında Kızanlıklı bir Bulgar kadını ve iki üç yaşında bir kız çocuğu ile tekrar çıkagelmişti. Bulgar kızı işte o iki üç yaşındaki kız çocuğuydu. Anası Çerkez Muratla evlenirken güya müslüman olmuştu. Çarşafla geziyor, namaz kılıyor ve Naciye diye çağırdığı kızma namaz sureleri belletiyordu.

Eski at hırsızı birkaç sene at alıp satarak namusu ile yaşa-miya savaşmış, söktüremeyince tütün kaçakçılığına başlamış, nihayet kolcular bir yerde sıkıştırıp alnına kurşunu veriştirdikleri gibi...

Su testisinin su yolunda kırılmasından sonra kaza merkezinde bekâr çamaşırı yıkamakla yaşıyan anası da birkaç yıl sonra gözlerini kapayınca Naciye büsbütün sokakta kalmış...

O vakit on on iki yaşlarında arsız bir kız çocuğu imiş. Erkek çocuklarla beraber bahçelerden yemiş ve zerzevat çalarak sokaklarda satıyor, düğün evlerinde oynuyor, nerede yatıp kalktığı belli olmuyormuş. Derken günün birinde Kızanlıktaki dayılarından hükümete bir mektup gelmiş. Bunlar yeğenlerinin kendilerine gönderilmesini istiyorlarmış; yeğenlerinin (yani bir müslüman kızının) kendilerine (yani Bulgaristana) gönderilmesini... Yağma mı var?

Bu haber duyulunca kasabada bir fırtınadır kopmuş: Sarı-pmar kazası parmak kadar çocuğa bakmaktan âciz mi? Her müslüman yılda bir yumurta ile yarım somun verse kasabada bir değil, on Naciye geçinir.

Nazariye güzel! Fakat ne çare ki, tatbiki mümkün olmamış ve kız evlâtlık olarak alındığı bir evde on dört yaşını bitirmeden bir kazaya uğramış...

Aradan bu kadar yıl geçtiği halde ne polis, ne de mahkeme bu kızı kimin baştan çıkardığını anlıyamamıştır. İşin içinden çıkamamıştır. Bir rivayete göre evin oğludur; başka bir rivayete göre babasının köyünden bir serseridir; yine bir rivayete göre de genç bir jandarma neferi. Hattâ ortada akla gelmiyecek daha başka isimler de vardır.

Bir kere kızın kendisinden bir şey öğrenmek imkân dışındadır. Babalığının oğlu yani kardeşliği için söylese inanılmaz; çünkü sığıntı olarak kapılandığı eve gelin olmak için bir iftirada bulunmadığı ne malûm? Jandarmayı söylese belki köylüsünü korumak için bunu yapmıştır; köylü için söylese jandarmanın tehdit etmiş olması akla gelebilir. Yahut belki bunların üçü de doğrudur, hattâ kazanın kazadan çok evvel irili ufaklı bir sürü serseri ile bahçelerden yemiş ve zerzevat çalmıya git¬tiği, düğün evlerinde oynadığı tarlalarda, viranelerde yatıp kalktığı günlerde olmadığını kim temin edebilir?

En doğrusu, kasabayı biribirine katmaktansa babalığının, baş göz sadakası, daha bir beş on lirayi gözden çıkarması, hükümetin de yardımile kızı îstanbulda bir yere aşırmağıdır.

İstanbul ona göre neleri kaldırmamıştır ki...

Fikir güzel olduğu gibi tatbikinde de bir güçlüğe raslanma-mıştır. Fakat üç sene sonra İstanbul bir fazilet krizi geçiriyor; l— İttihatçılar müslüman kokotların pek kalbur üstü olanlarını öteye beriye sürüyorlar; bu arada Naciye de kendi memleketine, yani talihsiz Sarıpmara geri çevriliyor.

Yalnız Naciye şimdi artık eski Naciye değildir. İstanbul mekteplerinde okumıya gönderilmiş en kabiliyetli memleket çocuklarından bir çoğunun fena doktor, fena avukat, fena mühendis olarak geri dönmüş olmalarına mukabil o, sanatının tam eri bir kokottur. Şık çarşafları, elmas yüzükleri, hattâ biraz hazır parası vardır ve marifetlerinin hepsi bundan ibaret değildir...

Çehresi gibi hareketleri ve konuşması da inanılmaz derecede başkalaşmıştı.

Sancak merkezinde ve kazada nüfuzlu hamiler buluyor, onları aralarında hır çıkmadan idare ediyor. Otuz bir Martta Sarıpmarlı birkaç softa asıldıktan sonra yenilik cereyanı adamakıllı kuvvetlendiği için memleket kendisine pek açıktan açığa ses çıkaramıyor. Zaten onun asıl mahareti her türlü taşkınlıktan çekinerek kendine tahammül ettirmeyi bilmesinde, kına gecelerinde oynamayı hemen hemen bir resmî meslek yapmış olmasındadır. Gerçi Naciyenin zaman zaman erkek meclislerinde de oynadığı oluyor. Fakat oynatanlar sen ben değil! Hem zajen bu kızın bir müslüman kızı olmadığı da artık anlaşılmıştır. Murat serserisi Naoiyeyi köy kütüğüne kendi kızı diye kaydettirivermiştir ama, o, karısının ilk kocasından olma bir Bulgjar çocuğudur.

Kim oldukları gerçi şimdi bilinmiyor, fakat sözüne inanılır bir takım ihtiyarlar bunu Muradın kendi ağzından işittiklerini yeminle söylemişlerdir. Yine bu, adı sam bilinmiyen ihtiyarla¬rın söylediklerine göre kızın adı aslında Naciye değil Nadyadır. Zaten" dayılarının onu vaktile Kızanlığa çağırmış olmaları da bunu göstermez mi? Böyle olunca bir Bulgar kızının erkek meclislerinde oynamasından Sarıpmara ne?

Halil Hilmi Efendi birkaç sene evvel bir heyetin hükümete müracaat ederek Naciyenin sicilini bu şekilde değiştirmek istediğini; fakat çapkın Nusretin bile buna cesaret edemediğini eski bir dosyadan öğrenmişti. Evet Naciye resmî kütükte hâlâ Naciye idi. Fakat erkek meclislerinde oynadığı zaman ona Kızanlıklı Nadya, hattâ daha sadece Bulgar kızı demek âdet olmuştu.

V. Jandarma kumandam

Uzaktan ayak sesleri belirmişti. Biraz sonra iki kişinin meydanı geçtiği ve bahçe kapısından girdiği görüldü.

Bunlardan biri jandarma kumandanı îştipli Niyazi Efendi idi.

Kumandan, beş adım arkasında uzun bir jandarma neferi, sekiz on adım önünde boz renkli bir kurt köpeği ile kasaba sokaklarını devirden dönüyordu. Fakat dolakları, tabancaları, fi-şekliklerile bir şekavet veya isyan bölgesinden döner gibi bir hali vardı.

îştipli Niyazi Efendi hürriyet kahramanı Niyazi Beye bir parça benzerdi. O Meşrutiyetin ilk senesinde bir gün Gümülci-nede bir sokaktan geçerken halkın kendisini Niyazi Bey sanarak alkışlaması üzerine bunun farkında olmuştu.

Читать дальше
Тёмная тема

Шрифт:

Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «Değirmen»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «Değirmen» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё не прочитанные произведения.


Решад Нури Гюнтекин: Листопад
Листопад
Решад Нури Гюнтекин
Решад Гюнтекин: Зелёная ночь
Зелёная ночь
Решад Гюнтекин
Решад Нури Гюнтекин: ÇALIKUŞU
ÇALIKUŞU
Решад Нури Гюнтекин
Решад Гюнтекин: Мельница
Мельница
Решад Гюнтекин
Решад Гюнтекин: Ночь огня
Ночь огня
Решад Гюнтекин
Решад Гюнтекин: Птичка певчая
Птичка певчая
Решад Гюнтекин
Отзывы о книге «Değirmen»

Обсуждение, отзывы о книге «Değirmen» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.