Morgan Rice - Şövalyelerin Mızrak Dövüşü

Здесь есть возможность читать онлайн «Morgan Rice - Şövalyelerin Mızrak Dövüşü» — ознакомительный отрывок электронной книги совершенно бесплатно, а после прочтения отрывка купить полную версию. В некоторых случаях можно слушать аудио, скачать через торрент в формате fb2 и присутствует краткое содержание. Жанр: unrecognised, на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале библиотеки ЛибКат.

Şövalyelerin Mızrak Dövüşü: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «Şövalyelerin Mızrak Dövüşü»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

FELSEFE YÜZÜĞÜ ani bir başarı için her şeye sahip: entrika, karşı entrika, gizem, yiğit şövalyeler, kırık kalpler ile dolu çiçekli aşklar, aldatma ve ihanet. Sizi saatlerce eğlendirecek ve her yaştaki okuyucuyu memnun edecek. Tüm fantezi okurlarının kütüphanesinde bulunmasını tavsiye ettiğimiz bir kitap. Books and Movie Reviews, Roberto MattosEğlenceli bir destan fantezisi. Kirkus Reviews Muhteşem bir şeylerin başlangıcı orada. San Francisco Book Review Aksiyon yüklü… Rice’ın yazımı sağlam ve öykü merak uyandırıcı. Publishers Weekly (Kahramanların Görevi ile ilgili olarak yorumu) Coşkulu bir fantezi… Genç ve destansı bir yetişkin serisinin henüz başlangıcı olmayı vaat ediyor. Midwest Book ReviewHızlı ve kolay okunuyor… Neler olacağını görmek için okumak zorunda kalıyorsunuz ve yarıda bırakmak istemiyorsunuz. – FantasyOnline. net (Kahramanların Görevi ile ilgili olarak yorumu) ŞÖVALYELERİN MIZRAK DÖVÜŞÜ’nde Thorgrin ve kardeşleri denizde Guwayne’in izini sürerler ve onu Işık Adası’na kadar izlerler. Ancak yerle bir olmuş adaya ve ölmek üzere olan Ragon’a vardıklarında çok geç kalmış olabilirler. Darius kendisini İmparatorluk başkentine ve gelmişi geçmiş en büyük arenaya getirilmiş halde bulur. Onu bir savaşçıya dönüştürecek ve imkânsızı başarmasını sağlayıp hayatta kalmasına yardım edecek gizemli bir adam tarafından eğitilir. Ancak başkent arenası Darius’un görmediği hiçbir şeye benzememektedir ve zorlu rakipleri onun bile yenemeyeceği kadar güçlü olabilir. Gwendolyn Yamacın kraliyet sarayının ailevi ilişkilerine gömülür, çünkü Kral ve Kraliçe ondan bir iyilik isterler. Yamacın geleceğini değiştirebilecek sırları ortaya çıkarmak ve Thorgrin’le Guwayne’i kurtarabilecek bir göreve çıkan Gwen derinlere indikçe öğrendikleriyle şok geçirir. Erec ve Alistair’in bağları nehirden yukarı yelek açıp, İmparatorluğun kalbine doğru gittikçe derinleşir; Volusia’yı bulup Gwendolyn’i kurtarmaya kararlıdırlar… Bu arada, Godfrey ve ekibi arkadaşlarının intikamını almaya niyetli bir biçimde Volusia’da karmaşa yaratırlar. Volusia ise istikrarsız banket dört bir yandan saldırıya uğradığında, İmparatorluğu yönetmenin ne anlama geldiğini anlar. ŞÖVALYELERİN MIZRAK DÖVÜŞÜ sofistike dünya oluşumuyla ve özellikleriyle arkadaşlara ve aşıklara, rakiplere ve kur yapanlara, şövalyelere ve ejderhalara, entrikalara ve politik entrikalara, reşit olmaya, kırılan kalplere, aldatmacaya, hırsa ve ihanete dair destansı bir öykü. Şeref ve cesaretle, kaderle ve yazgıyla, büyücülükle ilgili bir öykü. Bizleri asla unutmayacağımız ve her yaşa ve cinsiyete hitap eden bir dünyaya götüren bir fantezi.

Şövalyelerin Mızrak Dövüşü — читать онлайн ознакомительный отрывок

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «Şövalyelerin Mızrak Dövüşü», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Gözlerini kırpıştırıp dışarı baktı, bir şeyler görmeyi umdu ama her zamanki gibi boş bir ufuk, koskoca bir çöl gördü. Ancak bu sefer onu şaşırtan bir şey daha vardı. İlk kez olarak biraz daha dik oturdu.

Araba yavaşlamaya başladı, atların sesleri biraz sakinledi, yollar daha düzgün hale geldi ve bu yeni araziyi incelerken Darius bir daha asla unutamayacağı bir manzarayla karşılaştı: orada, çölde uzanan bir çeşit kayıp uygarlık, devasa bir şehir duvarıyla beraber sanki cennete yükselir gibi göz alabildiğine uzanıyordu. Kocaman, parlak altın kapıları vardı, duvarları ve surları İmparatorluk askerleriyle doluydu. Darius hemen anladı, başkente ulaşmışlardı.

Yoldan gelen ses değişip, daha boğuk, ahşap sesini aldı ve Darius aşağı bakınca arabanın açılır kapanır köprüden geçtiğini gördü. Köprü üzerinde sıralanan yüzlerce askeri geçtiler, ilerlerken hepsi selama durdu.

Gürültülü bir ses göğü doldurunca Darius önüne baktı ve imkansız yükseklikteki altın kapıların sanki onu bağrına basar gibi açıldığını gördü. Arkalarındaki parlaklığı görüyordu, şimdiye dek gördüğü en muhteşem şehirdi burası ve hiç şüphesiz biliyordu ki buradan kaçışı olmayacaktı. Düşüncelerini doğrularcasına, Darius uzaktan gelen bir ses duydu ve hemen tanıdı bu sesi: arenadan yükselen bağırışlardı, yeni bir arenaydı, kana susayan adamların olduğu ve son yolculuğuna çıkacağı yerdi. Bundan korkmuyordu sadece başı dik, kılıcı elinde olarak son bir zaferle ölmeyi umuyordu.

SEKİZİNCİ BÖLÜM

Thorgrin altın ipi elleri titrerken son bir kez çekti, sırtında Melek vardı; yüzünden ter boşanırken nihayet kayalığa tırmanmış, dizleri yere değmiş nefes nefese kalmıştı. Döndü ve geriye bakınca yüzlerce metre aşağıya baktı; dik kayalıkların dibinde çarpan okyanus dalgalarını, buradan son derece küçük görünen sahildeki gemilerini gördü, ne kadar yükseğe tırmanmış olduğuna hayret etti. Tüm etrafında inlemeleri duyuyordu, dönüp bakınca Reece, Selese, Elden, Indra, O'Connor ve Matus'un tırmanmayı bitirerek kendilerini yukarı çekip Işık Adası'na çıktıklarını gördü.

Thor, kasları ağrıyarak orada çömeldi ve önünde uzanan Işık Adası'na bakınca yeni baştan hissettiği kasvetle kalbi kırıldı. Bu korkunç görüntüyü görmeden bile önce, yanan küllerin, havada asılı olan ağır dumanın kokusunu alabiliyordu. Isıyı, orada burada tüten alevler ve yaratıkların yok etmesinden sonra buradan geriye kalan zararı da hissedebiliyordu. Bir zamanlar cennet gibi olan ve yenilmez görünen bu karalanmış, yanmış, yok edilmiş ada artık küle dönmüştü.

Thorgrin hiç zaman kaybetmeden ayağa kalktı. Adada yürümeye başladı ve her yerde Guwayne'i ararken kalbi hızla atmaya başladı. Bu adada dururken bulabilecek olduğu şeyin düşüncesinden nefret ediyordu.

"GUWAYNE!" diye bağırdı Thorgrin sıra dağlar arasında koşuşturup iki elini ağzının kenarlarında tutarken.

Sesi ona sıradağlar arasından sanki onunla dalga geçermiş gibi geri döndü; sonrasında ise sessizlikten başka bir şey duyulmuyordu.

Birden yukarılardan bir yerlerden yalnız bir çığlık sesi duyulunca Thor yukarı bakıp hala daireler çizmekte olan Lycoples'i gördü. Aşağı iniyor, adamın tam ortasına doğru uçuyordu. Onu, oğluna yönlendirdiğine dair hissi hemen edindi.

Thor diğerleri de yanında koşmaya, köle dönmüş bu alanın her köşesine bakmaya başladı.

"GUWAYNE!" diye bağırdı tekrar. "RAGON!"

Thor, bu kararmış araziye bakarken çaresiz hissediyordu, buradan kimsenin canlı çıkamayacağına dair gittikçe emin olduğu bir hisse kapılıyordu. Bir zamanlar ağaçlar ve çimenlerle bereket saçan bu sıra dağlar artık yaralı bir araziye dönmüştü. Thor ejderhalar dışında ne tarz bir türün böylesi bir yıkıma imza atabileceğini daha da önemlisi onları kimin kontrol ettiğini, buraya gönderdiğini ve bunun sebebini merak etti. Birinin oğlunun üzerine bir ordu gönderecek kadar önemli olmasının sebebi neydi?

Thor onlardan bir iz bulabilmek umuduyla ufka baktı ama hiç bir şey göremeyince kalbi ağrıdı. Tepeleri kirleten kor alevlerden başka hiç bir şey göremiyordu.

Guwayne'in bir yerlerde, tüm bu yıkımdan kurtulmuş olmasını diledi ama bunun nasıl olabileceğini bilmiyordu. Eğer Ragon kadar güçlü bir büyücü buraya her ne güçle uğramış ve onları durduramamışsa oğlunu nasıl kurtarabilirdi?

Bu yolculuğa çıktığından beri ilk kez olarak Thor tüm umudunu yitiriyordu.

Hiç durmadan koşmaya devam ederken tepeleri çıkıp iniyorlardı, özellikle büyük bir dağa tırmandıktan sonra önde giden O'Connor heyecanla bir şey gösterdi.

"İşte!" diye bağırdı.

O'Connor yana doğru, şimdi küle dönmüş, dalları yanmış kadim ağacın kalıntılarını işaret ediyordu. Thor yakından bakınca altında hareketsiz yatan bir vücut gördü.

Bunun Ragon olduğunu hemen anladı fakat Guwayne'den bir işaret yoktu.

Thor dehşet duyarak hemen yanına koştu ve ona uzanıp yanı başında dizlerinin üstüne çökerek Guwayne'den bir şeyler bulmak için her yanına baktı. Belki de Guwayne'i Ragon'un cübbesinin altında ya da yanı başında, onu yakınlarda ya da bir kaya yarığında bulabileceğini düşündü.

Fakat hiç bir yerde bulamayınca kalbi acıdı.

Thor uzandı ve yavaşça Ragon'a döndü, cübbesi simsiyah olmuştu. Ölmemiş olması için dua ederken onu çevirdi ve Ragon'un gözlerini açmasını umut etti. Thor aşağı uzanıp omuzlarını tuttu, dokunurken hala bile sıcaktı. Başlığını geriye itince, yüzünün küle dönmüş olduğunu, alevler yüzünden şeklinin yandığını görünce dehşete düştü.

Ragon nefes alıp öksürmeye başlarken hayatı için mücadele ettiğini görebiliyordu. Onun, onlara çok nazik davranan bu güzel adamın şimdi önlerinde mahvolmuş, adasını ve Guwayne'i korumak için bu duruma düşmüş halini görünce kalbi parçalandı. Thor elinde olmadan kendini sorumlu hissediyordu.

"Ragon," dedi Thorgrin, sesi zar zor çıkıyordu. "Beni affet."

"Asıl ben senin affını diliyorum," dedi Ragon, sesi kupkuruydu ve kelimeler ağzından zorlukla çıkıyordu. Uzun süre öksürdükten sonra nihayet devam etti. "Guwayne..." diye başladı sonra sesi cılızlaştı.

Thor, sonraki kelimelerini duymak istemiyordu, kalbi göğsünde atarken en kötüsünü duyacağından korkuyordu. Gwendolyn'in yüzüne bir daha nasıl bakacaktı?

"Söyle, "dedi Thor ısrar edip omuzlarını kavrayarak."Çocuk yaşıyor mu?"

Ragon nefes almaya çalışarak uzun süre çaba verdi ve Thor, O'Connor'a işaret edince O'Connor uzandı ve ona bir tulum su verdi. Thor suyu Ragon'un dudaklarına dökerken Ragon hem kana kan içti hem de öksürdü.

Nihayet Ragon kafasını salladı.

"Daha kötüsü," dedi sesi sadece bir fısıltı halindeydi. "Ölüm onun için merhamet olurdu."

Ragon sustu, Thor konuşmasını isterken onu nerdeyse sarsacaktı.

"Onu götürdüler," diye devam etti sonunda Ragon. "Onu kollarımdan aldılar. Hepsi, buradaydı, sadece onun için gelmişlerdi."

Thor, bir tanecik çocuğunun o şeytani yaratıklar tarafından alınıp götürüldüğünü düşününce kalbi sıkıştı.

"İyi de kim?" diye sordu Thor. "Tüm bunların ardından kim var? Bunu yapacak kadar güce sahip senden bile güçlü kim olabilir? Senin gücünün, Argon'unkiyle eş, bu dünyadaki hiç bir yaratığın nüfuz edemeyeceği bir güç olduğunu sanıyordum."

Ragon kafasını salladı.

"Bu dünyadaki yaratıklar için, evet," dedi. "Fakat onlar bu dünyadan değiller. Cehennemden bile değil çok daha karanlık bir yerden Kan Ülkesi'nden geldiler."

Читать дальше
Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «Şövalyelerin Mızrak Dövüşü»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «Şövalyelerin Mızrak Dövüşü» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё непрочитанные произведения.


Отзывы о книге «Şövalyelerin Mızrak Dövüşü»

Обсуждение, отзывы о книге «Şövalyelerin Mızrak Dövüşü» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.

x