Morgan Rice - Silahlarin Teslimi

Здесь есть возможность читать онлайн «Morgan Rice - Silahlarin Teslimi» — ознакомительный отрывок электронной книги совершенно бесплатно, а после прочтения отрывка купить полную версию. В некоторых случаях можно слушать аудио, скачать через торрент в формате fb2 и присутствует краткое содержание. ISBN: , Жанр: foreign_fantasy, Героическая фантастика, fantasy_fight, на турецком языке. Описание произведения, (предисловие) а так же отзывы посетителей доступны на портале библиотеки ЛибКат.

Silahlarin Teslimi: краткое содержание, описание и аннотация

Предлагаем к чтению аннотацию, описание, краткое содержание или предисловие (зависит от того, что написал сам автор книги «Silahlarin Teslimi»). Если вы не нашли необходимую информацию о книге — напишите в комментариях, мы постараемся отыскать её.

SİLAHLARIN TESLİMİ’NDE (Felsefe Yüzüğü serisinin 8. Kitabı), Andronicus ve Rafi tüm karanlık büyülerini Thor’un kimliğini ezmek ve ruhunu ele geçirmek için kullanırken, Thor muazzam iyi ve kötü güçler arasında kalıyor. Onların büyülerinin altında, babasını başından atmak ve kendisini zincirlerinden kurtarmak için uğraşırken, Thor’un hiç bilmediği kadar büyük bir savaş vermesi gerekiyor. Ama çok geç kalınmış olabilir. Alistair, Steffen ve Aberthol’la birlikte, Gwen Argon’u bulmak ve onu büyülü tuzağından kurtarmak için Öte Dünya’nın derinliklerine yolculuk ediyor. Argon’u Thor’u ve Halka’yı kurtarmak için tek umut olarak görüyor, ama Öte Dünya eşsiz bucaksız ve hain bir yer ve Argon’u bulmak bile nafile bir çaba olabilir. Reece Lejyon üyelerine liderlik ederken, hep birlikte daha önceden asla yapmadığı, başarması imkânsıza yakın bir göreve gidiyorlar: Kanyon’un derinliklerine inmek ve kayıp Kılıcı bulup kurtarmak. Oraya inerlerken, her biri Kılıcı kendi çıkarları için almaya niyetli canavarlarla ve egzotik ırklarla dolu bir başka dünyaya giriyorlar. Büyülü pelerinini kuşanmış olan Romulus Halka’ya sızıp Kalkan’ı yok etmekle ilgili sinsi planına devam ediyor; Kendrick, Erec, Bronson ve Godfrey kendilerini uğradıkları ihanetten kurtarmak için mücadele ediyorlar; Tirus ve Luanda hain olmanın ne demek olduğunu öğreniyorlar ve Andronicus’a Hizmet ediyorlar; Mycoples özgür kalmak için savaşıyor ve son bir şok edici gelişmeyle, Alistair’in sırrı nihayet açığa çıkıyor. Thor kendisine gelebilecek mi? Gwen Argon’u bulabilecek mi? Reece Kılıcı bulabilecek mi? Romulus planını gerçekleştirebilecek mi? Kendrick, Erec, Bronson ve Godfrey tüm zorlayıcı şartlara rağmen başarılı olabilecekler mi? Mycoples geri dönecek mi? Yoksa Halka son bir kez kalıcı olarak yok mu olacak?SİLAHLARIN TESLİMİ sofistike dünya oluşumuyla ve özellikleriyle arkadaşlara ve aşıklara, rakiplere ve kur yapanlara, şövalyelere ve ejderhalara, entrikalara ve politik entrikalara, reşit olmaya, kırılan kalplere, aldatmacaya, hırsa ve ihanete dair destansı bir öykü. Şeref ce cesaretle, kaderle ve yazgıyla, büyücülükle ilgili bir öykü. Bizleri asla unutmayacağımız ve her yaşa ve cinsiyete hitap eden bir dünyaya götüren bir fantezi.

Silahlarin Teslimi — читать онлайн ознакомительный отрывок

Ниже представлен текст книги, разбитый по страницам. Система сохранения места последней прочитанной страницы, позволяет с удобством читать онлайн бесплатно книгу «Silahlarin Teslimi», без необходимости каждый раз заново искать на чём Вы остановились. Поставьте закладку, и сможете в любой момент перейти на страницу, на которой закончили чтение.

Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Gwen, kaya duvarının son hızla onlara yaklaştığını gördü, kısacık bir süre sonra darbeden dolayı hepsinin öleceklerini, vücutlarının paramparça olacağını ve onlardan geriye kalan son parçaların da toprağın derinliklerine gömüleceğini biliyordu.

“Kaya, çekil önümüzden! SANA EMREDİYORUM!” diyen kadim hakimiyete haiz bir ses havayı doldurdu, Gwen daha önce hiç böyle bir tonlama duymamıştı.

Gwen, Alistair’i ipe sıkı sıkı tutunurken bir avucunu ileri uzatarak çarpmakta üzere oldukları kayayı korkusuzca sabitlediğini gördü. Alistair’in avucundan sarı bir ışık yayıldı, Kanyon duvarına hızla ilerlerken Gwendolyn kendini darbe için hazırlamıştı ama az sonra olanlar onu hayrete düşürdü.

Gözlerinin önünde, Kanyon’un bu sağlam duvarı kara döndü- çarpma sırada Gwendolyn tahmin ettiği gibi kırılan kemiklerin sesini duymadı. Aksine, tüm vücudu bir ışık duvarına, kabarık karın içine sokuldu. Dondurucuydu, her yanını sarmaladı; gözlerine, burnuna ve kulaklarına dolduysa da ona zarar vermedi.

Yaşıyordu.

Kendilerini, kardan oluşan bir duvarın içinde Kanyonun tepesindeki ipte salınarak buldular. Gwendıolyn bileğinde güçlü bir kavrama hissetti. Alistair. Elleri çok garip bir biçimde sıcaktı, dondurucu soğuğa rağmen. Alistair diğerlerini de tutmayı başarmıştı ve az sonra sanki hiç bir şey olmamış gibi iplerden tırmanırken Krohn da dahil hepsi Alistair tarafından yukarı çekildi.

Nihayet tepeye ulaştılar, Gwen, Kanyon’un en uzak tarafındaki sert zemine çöktü. Ulaşır ulaşmaz kalan ipler çözüldü ve köprünün kalanı da girdaplı sisin eşliğinde Kanyon’un derinliklerine uçtu.

Gwendolyn zor nefes alıyordu, tekrar zeminle buluştuğu için çok mutluydu ve az önce olanları merak ediyordu. Yer dondurucuydu, buz ve karla kaplıydı ama nihayetinde yine de sağlam bir zemindi. Köprüyü geçmişti ve hayattaydı. Başarmışlardı. Alistair sayesinde.

Gwendolyn döndü ve Alistair’e baktı ona karşı hissettiği merak ve saygı yeni bir boyuta kavuştu. Yanında olduğu için minnetten daha fazlasını duyuyordu. Daha önce hiç sahip olmadığı bir kız kardeş gibi hissediyordu ve Gwen, Alistair’in sahip olduğu gücün derinliklerini hakkında henüz hiç bir fikri olmadığını hissediyordu.

Gwen, burada işleri bitince, -tabii eğer bitirirlerse, Argon’u bulup dönüş yoluna geçebilirlerse- Halka topraklarına nasıl dönecekleri hakkında hiç bir fikre sahip değildi. Dönüp kör edici parlaklıktaki kardan duvara, Dipdünya’nın girişine baktığında en zor engellerin henüz önlerinde aşılmamış olarak durdukları hissine kapıldı

İKİNCİ BÖLÜM

Reece, Kanyon’un Doğu Geçişi’nde durdu. Köprünün taştan tırabzanlarına tutunarak sarp kayalıklara dehşetle baktı. Zor nefes alıyordu. Az önce gördüklerine hala inanamıyordu: Kader Kılıcı, bir kayaya yerleşik, ucu dibe doğru döne döne düşüyor karanlıkta kayboluyordu.

Parçalanma sesini duymayı, ayaklarının altında bir sarsıntı oluşmasını bekledi durdu fakat bu ses hayret verici şekilde hiç gelmedi. Kanyon gerçekten dipsiz miydi? Konuşulanlar doğru muydu?

En sonunda Reece tırabzanı bıraktı, parmak boğumları beyazlamıştı, nefesini verdikten sonra dönüp yoldaş Lejyon'a baktı. Hepsi; O'Connor, Elden, Conven, Indra, Serna ve Krog da orada durmuş dehşet içinde olana bakıyorlardı. Bu donmuş yerde, olan biteni anlayamadan öylece dikiliyorlardı. Kader Kılıcı, hepsinin çocukluklarından beri duydukları efsane, yer yüzündeki en önemli silah, kralların mülkü. Ve tabii Kalkan'ı yukarıda tutan tek şey.

Ellerinden kayarak boşluğa terk edilmişti.

Reece başarısız olduğunu hissetti. Sadece Thor'u değil tüm Halka'yı hayal kırıklığına uğratmış gibiydi. Neden buraya biraz daha önce gelememişlerdi? Sadece biraz önce burada olsa Kılıcı kurtarabilirdi.

Reece dönüp Kanyon'un diğer ucuna İmparatorluk tarafına bakıp kendini hazırladı. Elde Kılıç yokken Kalkan'ın ineceğini, diğer tarafta duran tüm İmparatorluk askerlerinin aniden izdiham yaratarak Halka'ya geçmelerini bekledi. Fakat şaşırtıcı bir şey oldu: Reece bu sahneyi izlerken, hiç biri köprüden geçmeye yeltenmedi. Biri denedi ama başarılı olamadı.

Bir şekilde Kalkan hala yukarıdaydı. Anlayamadı.

"Çok saçma," dedi Reece diğerlerine. "Kılıç Halka'yı terk etti. Kalkan hala nasıl yukarıda olabilir?"

"Kılıç Halka'yı terk etmedi," dedi O'Connor. "Henüz Halka'nın diğer tarafına geçmedi. Doğrudan aşağıya düştü. İki dünya arasına sıkıştı."

"O zaman Kılıç ne burada ne oradaysa Kalkan'a ne olacak?" diye sordu Elden.

Hepsi merak içinde birbirine baktı. Kimse cevabı bilmiyordu, bu keşfedilmemiş bir alandı.

"Öyle çekip gidemeyiz," dedi Reece. "Halka, Kılıç bizim tarafımızdaysa güvende ama aşağıda ne olacağını bilmiyoruz."

"Elimizde tutmadığımız sürece, diğer tarafa ulaşıp ulaşmayacağından emin olamayız," diye ekledi Elden, hemfikir olarak.

"Bunu şansa bırakamayız," dedi Reece. "Halka'nın kaderi buna bağlı. Ellerimiz boş, başarısız dönemeyiz."

Reece döndü ve kararlı bir ifadeyle diğerlerine baktı.

"Onu geri almalıyız," diye sonuca vardı. "Başkası davranmadan."

" Geri almak mı?" diye sordu Krog hayretle. "Aklını mı kaçırdın? Bunu tam olarak nasıl yapmayı planlıyorsun?"

Reece dönüp Krog'a baktı, o da her zamanki gibi savunmaya geçerek bakışlarıyla cevap verdi. Krog, Reece'e giderek bela oluyordu, her seferinde emirlerini sorguluyor, her fırsatta gücüne meydan okumaya çalışıyordu. Reece sabrını kaybediyordu.

"Yapacağız," diye ısrar etti Reece, "Kanyon'un dibine ineceğiz."

Diğerleri soluklarını tuttu, Krog ellerini beline götürerek suratını ekşitti.

"Delirmişsin," dedi. "Hiç kimse Kanyon'un dibine inmemiştir."

"Kimse bir dip olup olmadığını bile bilmiyor," diyerek ekledi Serna. "Tek bildiğimiz Kılıcın buhar olduğu ve biz şu anda konuşurken bile aşağı inmeye devam ettiği."

"Saçmalık," dedi Reece karşı çıkarak. "Her şeyin bir zemini vardır. Denizin bile."

"Eğer, dibi varsa," diye çıkıştı Krog, "görüp, duyamayacağımız derinlikte olması ne işimize yarayacak? Oraya ulaşmamız günler hatta haftalar sürebilir."

"Keyifle yürüyüş yapabileceğimiz bir parkur olmadığını da eklemeden geçemeyeceğim," dedi Serna. "Uçurumları görmediniz mi?"

Reece döndü ve uçurumlara baktı, kanyonun bu kadim kaya duvarları, kısmen girdaplı sisin içinde gizlenmişti.Dikti ve yukarı uzanıyordu. Haklı olduklarını biliyordu, kolay olmayacaktı. Ancak başka şansları olmadığını da biliyordu.

"Daha da beteri var," diye yakındı Reece. "Bu duvarlar sisin içinde kayboluyor. Dibe varsak bile, hiç geri gelemeyebiliriz."

Hepsi ona hayretle baktı.

"O zaman sen de bunu denemenin delilik olduğuna katılıyorsun," dedi Krog.

"Delilik olduğuna katılıyorum," dedi Reece, sesinde hakimiyet ve kendine güven duyuluyordu. "Fakat delilik bizim dünyaya gelme amacımız. Bizler normal adamlar değiliz, bizler Halka'nın sade vatandaşları değiliz, bizler özel olarak yetiştik, bizler askeriz. Bizler savaşçıyız. Bizler Lejyon'un adamlarıyız. Bir yemin ettik, ant içtik. Bizler, bir görev safi zor veya tehlikeli diye o görevden kaçınmayacağımıza, mücadeleden hayatlarımıza zarar verse de bir an bile dönmeyeceğimize ant içtik. Bu, bizi savaşçı yapar. Cesaretin temelinde bu yatar: imkansız olsa bile yapılması gereken doğru şey, onurlu şey bu olduğu için kendimizden bile büyük bir davanın peşine düşeriz. Ne de olsa, cesaret varılan başarıyla değil, buna girişimde bulunmayla ölçülür. Bu bizden büyüktür. Bu kim olduğumuzdur ."

Читать дальше
Тёмная тема
Сбросить

Интервал:

Закладка:

Сделать

Похожие книги на «Silahlarin Teslimi»

Представляем Вашему вниманию похожие книги на «Silahlarin Teslimi» списком для выбора. Мы отобрали схожую по названию и смыслу литературу в надежде предоставить читателям больше вариантов отыскать новые, интересные, ещё непрочитанные произведения.


Отзывы о книге «Silahlarin Teslimi»

Обсуждение, отзывы о книге «Silahlarin Teslimi» и просто собственные мнения читателей. Оставьте ваши комментарии, напишите, что Вы думаете о произведении, его смысле или главных героях. Укажите что конкретно понравилось, а что нет, и почему Вы так считаете.

x